Felsefe

Varlık Felsefesi-8 | Edmund Husserl: Fenomenoloji; Düşünce: Her Türlü Buyruğu Daha En Başından Yok Eden Buyruk!

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı Edmund Husserl, modern felsefenin önemli akımlarından biri olan “Fenomenoloji”nin kurucusu olarak bilinir. Fenomenoloji, “öz”e ulaşma çabası güder ve felsefenin temellerini doğrudan fenomenlerden hareketle incelemeyi önerir. Husserl’in “şeylere dönmek” (Zurück zu den Sachen selbst!) çağrısı, felsefenin yalnızca kuramlara değil, doğrudan deneyimlenen fenomenlere yönelmesi gerektiğini savunur. Bu yöntem, 19. yüzyılın “öze” dair bilginin mümkün olmadığını öne süren …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi-7 | Karl Marx, Diyalektik Materyalizm: Her Tez Kendi İçinde Anti Tezini Barındırır

Büşra ErbilSiyaset Bilimi Uzmanı “Dia” ve “légein” sözcüklerinin birleşimi olan “dialégein” fiili, kelime anlamıyla “okuma yoluyla/yardımıyla bir şeyi ayırt etmek, sınıflandırmak” anlamına gelir. Bu, daha önceden tartışılmış olan konuların “iyi” ve “kötü” diye sınıflandırılmasını veya test edilebilir biçimde seçilmesini ifade eden bir eylem olarak kullanılmıştır. Zamanla, “dia-légein” kelimesi argümanların ayrımını yapmak, yani doğru argümanları yanlış olanlardan ayırmak anlamında mecazi bir …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi Serisi – 6 | J. Habermas – ”İnsan, doğası gereği toplumsal bir varlıktır.”

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı Habermas pozitivizmi de eleştirir ve bilginin araçsallaştırılmasına yol açtığını, olguları nesneleştirerek insan ve doğa üzerinde egemenlik kurduğunu iddia eder. Pozitivizmin bu yönü, bilimin ve aklın toplumsal amaçlardan sapmasına neden olur. Habermas’a göre, bu eleştiriler doğrultusunda sosyal bilimler için daha kapsamlı bir yöntem geliştirilmelidir. Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisi ve hermeneutik geleneğinden yararlanan Habermas, sosyal bilimlerde daha …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi Serisi – 5 | Martin Heidegger: Noksanlık; Birbirine Ait Olanın Henüz Bir Arada Olamayışı

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı Martin Heidegger (1889-1976), 20. yüzyıl düşüncesine en fazla etkide bulunan filozoflardan biridir. Heidegger, doğa filozoflarının varlığı dolaysız ve önsel bir biçimde kavradıklarını ileri sürmüştür. Oysa Platon’la birlikte varlığın bu dolaysız ve önsel kavranışı, metafiziğin etkisiyle ortadan kalkmış ve böylece Platon, Batı metafiziğinin de başlatıcısı olmuştur. Bu durumla birlikte felsefe, metafiziğin varlığı açıkladığı bir tarihi boyuta …

Devamını Oku

Savaş Olgusunun Felsefi ve Hukuki Gelişimi Bağlamında İsrail’in Eylemleri

Muhammed Nurullah Ketkanlı Balkan Çalışmaları Uzmanı Savaş kavramı, insanlık tarihi boyunca var olmuş ve çeşitli felsefi, hukuki ve ahlaki boyutlarıyla tartışılmıştır. İlk çağlardan itibaren savaş, siyasi, ekonomik ve dini sebeplerle yapılmış; her dönemde farklı anlamlar ve normlar kazanmıştır. Antik Yunan’da savaş, kahramanlık ve erdemle ilişkilendirilirken, Orta Çağ’da dini ve ahlaki boyutları ön plana çıkmıştır. Modern dönemde ise savaş, uluslararası hukuk …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi Serisi – 4 | Hegel: Minerva’nın Baykuşu Kanatlarını Açıyor Sadece Alacakaranlığın Çökmesiyle

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı Hegel felsefesinde diyalektik, tez, antitez ve sentez şeklinde ilerleyen bir süreç olarak tanımlanır. Bu süreç, bilincin öz bilince ulaşması, tarihte tinin kendini gerçekleştirmesi ve özgürleşmesi gibi önemli olguları kapsar. Hegel’in diyalektiğinde önemli bir nokta, sentezin tez ve antitezi de kendi içinde barındırmasıdır. Bu diyalektik süreçte, varlığın ilkesi olan tin çeşitli uğraklardan veya momentlerden geçer ve …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi Serisi – 3 | Immanuel Kant: “Ne yapmalıyım?”, “Ne umabilirim?” ve “İnsan nedir?”

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı Kant’a göre, zihnin Tanrı’ya yönelişi metafizikte arı aklın aşkınsal idealine dayanır ve bu ideal, arı aklın çabasının hedefidir. Ancak Tanrı’nın varlığı metafiziksel olarak kanıtlanamaz. Kant, Tanrı’nın yalnızca arı akıl kavramlarından biri olduğunu ve bu nedenle kuramsal düzeyde nesnel bir olgusallığı bulunmadığını savunur. Arı akıl, Tanrı’yı yalnızca mantıksal düzlemde düşünebilir, ama ona nesnel geçerlik veya olgusal …

Devamını Oku

YOGA 101: Yoga Nedir?

Merve Günesen POLSAM Genel Koordinatör Yardımcısı “Tek bir gerçek vardır, ancak bilgeler onu çeşitli isimlerle anar” Rigveda 1:164:46 Yoga, kelime kökü itibariyle Sanskrit dilinde “bir, birlik, birleşme” gibi anlamlar taşıyan “yuj” kökünden türemiştir. Klasik Yoga döneminde Patanjali tarafından yazıya aktarılmış ve yoganın temel metinlerinden biri olan Yoga Sutralar’da ise yoga, zihin dalgalarının kontrolü olarak açıklanmıştır (Iyengar, 2020: 19-20). Bir başka …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi Serisi – 2 | Leibniz ve Töz Kavramı

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı “Töz”, felsefe tarihinde Antik Çağ’dan bu yana var olan ve şeylerin altında yatan, onlara zemin olan temel varlık veya varlıkları ifade eden bir terimdir. Felsefi düşünce tarihinde, bu kavram farklı filozoflar tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır, ancak genellikle tüm fenomenlerin temel dayanağı olarak açıklanmıştır.  Örneğin, Spinoza’nın felsefesinde töz kavramı merkezi bir yer tutar. Spinoza, tek bir …

Devamını Oku

Varlık Felsefesi Serisi–1: Düşünüyorum Öyleyse Varım

Büşra Erbil Siyaset Bilimi Uzmanı 15. yüzyıl dolaylarında başlayan modern felsefe 17. yüzyıla gelindiğinde hızlı bir gelişim gösteren tarih sahnesinde yer etmeye devam edecektir. Descartes’a göre metafizik bilginin ilkelerini ortaya çıkarmak için önemli bir yoldur. Ruh ve bedene yönelik sıralanan özellikler düşünce ve yer edinme dâhilinde oluştuğunu savunur. “Descartes metafiziğinde tözlerin özleri aracılığıyla ispatı felsefe içerisindeki konum ve etkinliklerinin ne …

Devamını Oku