Uluslararası İlişkiler Uzmanı
14 Mayıs 1948 tarihinde, İsrail devleti kurulmuş ve bu tarihten itibaren, İsrail ile Filistin arasındaki gerginlik başlamıştır. O günden günümüze kadar devam eden bir süreç bulunaktadır. Nitekim 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas militanlarının İsrail’e yönelik saldırı gerçekleştirmesi, günümüzde halen devam eden büyük bir trajedinin başlangıcı olmuştur.
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın, İsrail’e düzenleyeceği saldırı daha önceden bilinmiyordu. Çünkü, Hamas’ın İsrail topraklarına düzenlediği saldırıların İran’da ve Suriye’de planlandığı yönünde ciddi iddialar mevcuttu. Bu sebepledir ki, İsrail’in istihbarat servisi olan MOSSAD’ın bu saldırıların düzenleneceği konusunda haberi olmadı. Böyle bir olayın gerçekleşmesi, Hamas’ın daha rahat planlama yapmasına sebep oldu. Bununla beraber, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ve Birleşik Krallık’ın gönderdiği yardımlar iki ülkenin de Ortadoğu ve Akdeniz bölgelerinde siyasi, ekonomik ve askeri alanlardaki ulusal çıkarlarını korumak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Siyasi olarak, İsrail ile güçlü diplomatik ilişkileri bulunmaktadır. Ekonomik olarak, bölgedeki enerji kaynaklarını işleyerek Avrupa Birliği (AB) ülkelerine İsrail üzerinden ihraç etmek istemektedirler. Askeri olarak, bu bölgedeki varlıklarını İsrail üzerinden güçlendirmek ve bölgeyi kontrol etmek istemektedir. ABD ve İngiltere, İsrail üzerinde Ortadoğu ve Akdeniz bölgelerini kontrol etmektedir. Bu yüzden, İsrail ve Filistin arasındaki sorun küresel bir sorun olarak değerlendirilmelidir.
Uluslararası İlişkiler biliminde bu savaş “proxy war (vekalet savaşı)” olarak isimlendirilebilir. Çünkü, Hamas’ın İran ve Suriye’den ekonomik ve askeri konularda destek aldığına yönelik iddialar var. İsrail’i de ABD, AB ülkeleri Birleşik Krallık destekliyor. Bu durum, savaşın yayılma ihtimalini güçlendiriyor. Çünkü, ABD ve Birleşik Krallık bölgeye askeri müdahalede bulunabilir. İran’ın da bölgeye askeri müdahalede bulunması ihtimali, savaşın yayılması sebep olabilir. Türkiye bu savaşın diplomasiyle sona ermesini istiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu amaçla telefonda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Lübnan Başbakanı Necip Mikati ve Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile Rusya Federasyonu Başkanı Sayın Putin ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü. Ayrıca bu görüşmeleri de Körfez ülkelerini dahil ederek genişleteceklerini ve bunu sürdüreceklerini ifade etti. Görüldüğü üzere, Türkiye bu savaşın sivil ölümlerin bitmesi için diplomasiyle sonlanmasını isteyerek iradesini ortaya koymaktadır.
Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin, bu savaşta İsrail’in politikasını sert bir dille eleştirmektedir. ABD’nin ve AB ülkelerinin Filistin’in ulusal çıkarlarını da dikkate alarak bir siyasa izlemeleri gerektiğini vurgularken; kara operasyonlarının ciddi sonuçlar doğuracağını da ifade etmektedir. Bu operasyonların, sivil ölümlerini arttıracağını ve kabul edilemez olduğunu belirtmektedir.
Kara operasyonlarında, İsrail’in sivil hedeflere yönelik saldırılarda gerçekleştirdiği bilinmektedir. Bunun karşılığında, Hamas’ta bu saldırılara misilleme yapacaktır. Bu durum İsrail ve Filistin’de sivil kayıplarını da arttıracaktır. Sorunun, BM nezdinde her iki devletinde ulusal çıkarları dikkate alınarak çözülmesi ve savaşın bitirilmesi en doğru yöntem olacaktır. Rusya, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını desteklemektedir. Siyasi olarak, Filistin devletiyle güçlü diplomatik ilişkiler kurulması yönünde bir siyasa izlemektedir. Ekonomik olarak, Ortadoğu ve Akdeniz coğrafyasında bulunan petrol ve doğal gaz kaynaklarının kontrolünü sağlamak için gayret göstermektedir. Askeri olarak, İsrail’in bu bölgelerdeki nüfuzunun kırılmasını kendi ulusal çıkarlarına fayda sağlayacağını düşünmektedir.
İsrail’in hedefi ise, son 50 yılın en büyük savaşı olarak adlandırılan savaşı kaybetmemektir. Bu sebepledir ki, seferberlik ilan etti. İsrail ve Hamas arasındaki gerilim, küresel ve bölgesel güçlerin savaşına dönüşmektedir. Böyle bir durumda, savaşın daha uzun sürme ve genişleme ihtimali de var. Eğer BM gözetiminde, sorun diplomasiyle çözülürse savaş sona erebilir bir ihtimalken; Hamas’ın İran’dan ekonomik ve askeri konularda destek aldığına yönelik iddiaların varlığı düşünüldüğünde İran’ın da bölgeye askeri müdahalede bulunması ihtimali savaşta kayıpların artmasına sebep olabilir.
ABD’nin, bölgedeki en önemli müttefiki İsrail’in önündeki en büyük engel İran’dır. Hamas’ın İran’ın da bölgedeki siyasi, ekonomik, askeri çıkarlarını korumak için bölgeye askeri müdahalede bulunması ihtimali var. ABD, bu ihtimali de göz ardı etmediği için bölgeye yardım gönderdi. ABD, bölgede siyasi, ekonomik, askeri alanlardaki ulusal çıkarlarını korumak amacıyla İran’a karşı bölgede bulunuyor.
İsrail ve Hamas arasındaki gerilim, küresel ve bölgesel güçlerin savaşına dönüşmektedir. Böyle bir durumda, savaşın daha uzun sürme ve genişleme ihtimalide var. Eğer BM gözetiminde, sorun diplomasiyle çözülürse savaş biter. Bölgedeki savaşa, ABD, Birleşik Krallık, Rusya, İran, Mısır Suriye dahil olabilir. Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere bu savaşın diplomasiyle bitirilmesini istemektedir.