University of Silesia, Doktorant
Giriş
Polonya’nın 2025-2030 Göç Stratejisi, göç yönetimine yönelik yeni ve daha kısıtlayıcı bir yaklaşım sunmaktadır. Bu strateji, göç akışlarının dinamiklerinin artması ve özellikle Ukrayna’dan gelen göçmen sayısındaki yükseliş bağlamında, ülkenin güvenliğini sağlama hedefiyle şekillendirilmiştir. Polonya’nın göç politikalarının yeniden yapılandırılmasına dair bu çaba, geçmişte eksikliği hissedilen bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Ancak, stratejinin uygulama aşamasındaki eksiklikler ve olası sorunlar, bu yeni yaklaşımın başarısını etkileyebilir.
Ana Başlıklar ve Stratejinin Temel Unsurları
Strateji, göç yönetimine dair yedi temel öncelik belirlemiştir:
- Güvenliğin Önceliklendirilmesi: Göçmenlerin giriş amaçları, sayıları ve geldikleri ülkeler sıkı bir şekilde kontrol edilecektir. Bu önlem, ulusal güvenliği sağlama adına kritik olarak değerlendirilmiştir.
- Vize Politikalarının Şeffaflaştırılması: Seçici bir göç yaklaşımı benimsenmiş ve konsoloslukların karar süreçlerindeki özerklikleri güçlendirilmiştir.
- Koruma Mekanizmalarına Erişim: İltica prosedürlerinin kötüye kullanımını önleme hedefiyle yeni düzenlemeler yapılacaktır. Bu kapsamda, belirli durumlarda iltica başvurularının askıya alınabileceği belirtilmiştir.
- İşgücü Piyasasına Erişim: Göçmenlerin yalnızca eksik işgücü alanlarında çalışması teşvik edilecektir. Sahte iş başvurularının önlenmesi için sıkı önlemler alınacaktır.
- Eğitim Amaçlı Göç: Yabancı öğrencilerin Polonya eğitim sistemine erişimi düzenlenmiş, bunun yalnızca oturum izni elde etmek için kullanılmasının önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
- Göçmen Entegrasyonu: İlk kez entegrasyon politikalarının ayrıntılı bir şekilde ele alındığı görülmektedir. Göçmenlerin Polonya toplumuna uyum sağlaması, ancak Polonya’nın norm ve değerlerine saygı göstermesi beklenmektedir.
- Vatandaşlık ve Repatriasyon: Polonya vatandaşlığına geçiş ve Polonya kökenli bireylerin ülkelerine dönüşleri için düzenlemeler yapılmıştır.
Entegrasyon ve Asimilasyon Ayrımı
Strateji, entegrasyon ve asimilasyon arasındaki farkı açıkça vurgulamaktadır. Asimilasyon, göçmenlerin kendi kültürel kimliklerinden tamamen vazgeçerek ev sahibi ülkenin kültürüne uyum sağlamasını içerirken, entegrasyon, göçmenlerin kendi kültürlerini koruyarak ev sahibi toplumla uyum içinde yaşamalarını öngörmektedir. Polonya, bu strateji çerçevesinde asimilasyon politikalarını benimsememiş ve entegrasyon sürecini karşılıklı bir adaptasyon süreci olarak tanımlamıştır.
Uygulama Sürecine Yönelik Zorluklar
Stratejinin en büyük eksikliklerinden biri, uygulama sürecine dair somut bir plan sunmamasıdır. Stratejinin hayata geçirilebilmesi için aşağıdaki unsurların detaylandırılması gerekmektedir:
- Görevlerin Belirlenmesi ve Eğitim: Göç yönetiminden sorumlu devlet kurumlarının ve yerel yönetimlerin sorumluluk alanlarının netleştirilmesi, bu kurumların etkinliğini artıracak eğitim programlarının başlatılması.
- Gözetim ve Raporlama: Stratejinin uygulanmasının sürekli olarak izlenmesi ve 2027 yılı sonunda kapsamlı bir değerlendirme yapılması hedeflenmiştir. Ancak, bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için detaylı bir denetim mekanizması kurulması gerekmektedir.
- Yerel Yönetimlerin Rolü: Göçmen entegrasyonunda yerel yönetimlerin katkısı hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, bu birimlerin kapasitelerinin artırılması gereklidir.
Uluslararası Deneyimlerden Çıkarılan Dersler
Polonya’nın stratejisi, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinin entegrasyon politikalarındaki başarısızlıklardan ders almayı hedeflemektedir. Örneğin, Fransa’da toplumsal eşitsizliklerin ve marjinal bölgelerdeki sorunların çözülmemesi, radikalizmin artmasına zemin hazırlamıştır. Bu nedenle, Polonya’nın, eğitim, konut ve altyapı gibi alanlara uzun vadeli yatırımlar yapması ve benzer hatalardan kaçınması kritik önem taşımaktadır.
Hibrit Tehditler ve Güvenlik Kaygıları
Strateji, göçün hibrit bir tehdit olarak kullanılabileceğine dair endişeleri de içermektedir. Belarus ve Rusya gibi otoriter rejimlerin, göç akışlarını bir baskı aracı olarak kullanması, Polonya’nın sınır güvenliğini önceliklendirmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, iltica başvurularının askıya alınması gibi acil durum tedbirleri öngörülmektedir. Ancak, bu tedbirlerin hangi kriterlere göre uygulanacağı belirsizliğini korumaktadır.
Demografik ve Küresel Zorluklar
Strateji, Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya’dan gelen göç dalgalarının Avrupa üzerindeki baskısını artıracağını öngörmektedir. Afrika’nın genç nüfusu (2030’da %75’inin 35 yaş altında olacağı tahmin edilmektedir), bu göç dalgalarının temel nedenlerinden biridir. Bu bağlamda, göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmadan önce kaynak ülkelerde durdurulmasına yönelik politikaların uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Sonuç
Polonya’nın 2025-2030 Göç Stratejisi, ulusal güvenliği ve toplumsal uyumu koruma hedefiyle kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Ancak, stratejinin başarısı, somut uygulama planlarının hazırlanmasına ve ilgili tarafların iş birliğine bağlıdır. Strateji, yalnızca bir başlangıç noktasıdır; etkin bir göç yönetimi, Polonya’nın ulusal çıkarlarını gözeten ve göçmenlerin uyumunu destekleyen uzun vadeli politikalar gerektirmektedir.
Polonya, göç krizine uluslararası bir çözüm bulmanın yanı sıra, kendi iç düzenlemelerini hızla hayata geçirmelidir. Avrupa’nın geleceği için göç yönetimi, ekonomik, sosyal ve politik dengeleri koruyacak şekilde planlanmalıdır.
Kaynakça
Olech, Aleksander. Migration Strategy for 2025-2030 in Poland: What’s Next? Defence24, 28 Ekim 2024. https://defence24.com/geopolitics/migration-strategy-for-2025-2030-in-poland-whats-next.