ABD Seçimlerini büyük bir üstünlükle kazanan Donald Trump ABD’nin 47.Başkanı olacak. Trump’ın özellikle dış politik vaatleri arasında yer alan savaşları bitirme sözü Rusya-Ukrayna savaşında kendine yer bulacak mıdır en önemli soru bu peki gelişmeler ne yönde olacaktır.
Rusya-Ukrayna savaşı hızlı ve sert bir biçimde devam etmektedir. Ukrayna özellikle hala ABD tarafından onaylanmış silahları alamamış fakat Rusya’ya karşı füze sistemlerini aktif olarak kullanmaya başlamıştır özellikle Joe Bıden’ın ATACMS füzelerinin kullanımına yeşil ışık yakması aynı zamanda İngiltere’nin Storm Shadow seyir füzelerinin kullanımına izin vermesi savaşın gidişatında değişiklik ve savaşın daha da sertleşmesini getirecektir bu durum gerginliğin yükselmesi manasına gelecektir. Rusya ise bu süreçte küçükte olsa ilerlemeler sağlamayı sürdürmekte ve hava gücünü oldukça aktif kullanmaktadır. Avrupa Birliğinin yüksek desteği devam etse de aynı zamanda füze kullanımı noktasında izinler gelse de Ukrayna’nın daha fazlasına ihtiyacı olduğu çok açık bir gerçektir.
Donald Trump’ın başkanlık seçimini kazanması ile birlikte Ukrayna’ya olan desteğin kesilmesi net olarak gündeme gelecektir zira Trump genel olarak ABD’nin yurtdışındaki angajmanlarını sürekli eleştirmekte ve “Önce Amerika” söylemiyle politik hamlelerini yürütmektedir ilave olarak seçim kampanyası döneminde Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’i sürekli eleştirmiş ve bu doğrultuda Ukrayna’nın da hataları olduğunu belirtmiştir.
Peki Donald Trump’ın savaşı bitirme vaadi nasıl gerçekleşecek eğer ki bu vaat özellikle Rusya’ya karşı belirli tavizlerle bitirilecek olursa hem Ukrayna’nın bağımsızlığı hem de Avrupa’nın güvenliği tehlikeye atılacak demektir ki bu durum NATO’nun caydırıcılık kapasitesini de sorgulatacaktır. Bu durum aynı zamanda Rusya’nın daha fazla cesaretlenmesine sebebiyet verebilir ilave olarak bu tavır Rusya için stratejik bir kazanç olacak ve Moskova’nın Doğu Avrupa’da daha fazla agresif politika uygulamasını doğuracaktır. Bu politika sadece Rusya açısından değil Çin’in de daha fazla cesaretlenmesine sebebiyet verebilir ABD’nin zayıf angajmanının sonuçları bir fırsat olarak görülebilir bu durum Tayvan ve Çin Denizinde gerilimleri arttırabilir zira Trump’ın ilk dönemindeki dünya konjonktürü ile bugünün dünya konjonktürü arasında oldukça geniş farklar bulunmaktadır.
Trump’ın diğer yandan savaşı bitirme adına kullanacağı yöntem güçlü söylem üzerine gelişirse de durum Rusya’yı zaten daha fazla agresifleştirecektir aynı zamanda savaşın daha fazla genişlemesini sağlayacaktır bu durumda Ukrayna’ya destek kesilirse Avrupa’nın güvenliği yine tehlike altında olacak demektir.
Trump’ın ikinci dönemindeki en büyük tehlikelerden biri şüphesiz NATO’nun caydırıcılık özelliğinin zayıflaması olacaktır çünkü Trump NATO’ya karşı soğuk ve eleştiriler içerisinde bakmaktadır. NATO’nun özellikle böyle bir dünya konjonktüründe caydırıcılığının azalması Avrupa’nın “Stratejik Özerklik” alanını genişletecek ve Avrupa kendi güvenlik mimarisini sağlamaya çalışacaktır fakat bu uzun vadeli bir program gerektirdiği için Rusya bundan büyük cesaret bulabilir.
Trump’ın zayıf angajmanı Avrupa’da bir ekonomik yük artışını şüphesiz getirecektir Ukrayna’ya destek Avrupa tarafından sürerse ki olmak zorunda kalacaktır bu durumda ekonomik krizler tetiklenebilir aynı zamanda askeri kapasite eksikliği Avrupa için büyük sorunlardan biri zira Avrupa’nın savunma kapasitesi hala ABD’ye bağımlı gelişmektedir. Diğer bir yandan şu an dahi olan bir siyasi bölünme Avrupa’da tetiklenebilir bu durum Avrupa Birliği gibi önemli bir kuruma zarar verebilir.
Aslına bakacak olursa savaşları bitirme söylemi havada kalan bir söylem gibi gözükmektedir Ayrıca bu dünya konjonktüründe bu söylem barıştan daha fazla kriz doğurabilecek bir yaklaşım olabilir. Trump’ın başkanlık koltuğuna oturması sonrasında bu söylemleri ne kadar yerine getirebileceğini iyi takip etmek gerekmektedir ilave olarak Trump’ın şahin kabinesi oldukça sert bir diplomasi yürüteceğinin en önemli işaretlerinden biri olacak gibi görünmektedir.