DIŞ POLİTİKA ANALİZİNDE NORMATİF BOŞLUK VE REALİZMİN GÖLGESİNDE POLİTİK DEDİKODUCULUK

Dr. Ayşe Yaşar Ümütlü

Uluslararası İlişkiler – Uluslararası Hukuk Felsefesi ve İnsan Hakları Uzmanı

Uluslararası ilişkiler disiplini, kuramsal olarak realizm ve idealizm arasında şekillenen uzun soluklu bir tartışmanın mirasını taşır. Her ne kadar neo-realist ve neo- idealist teoriler bir sentez oluştursa da temel yaklaşımlarda ciddi bir değişim yoktur. Bu bakımdan realist perspektifler, devletin çıkarlarını merkeze alan, güç temelli bir yaklaşımı savunurken; idealist düşünce, uluslararası normlar, hukuki düzenlemeler, etik ilkeler ve kolektif sorumluluk gibi kavramlara dayalı bir dünya tasavvuru ortaya koyar ( Jarvis, 2000; Paquin&Marin, 2018)

Ancak günümüzde dış politika analizlerinin çoğu, yalnızca realist parametreler üzerinden yapılan yüzeysel değerlendirmelere indirgenmiştir. Bu durum, dış politika yorumlarını bir tür politik dedikoduculuk düzeyine düşürmekte, derinlikli analiz yerine aktör beyanlarının ve hamlelerinin kronolojik sıralanmasına dayalı içerikler üretmektedir.

Bu yazıda, dış politika analizinde normatif boyutun göz ardı edilmesinin hem teorik hem de pratik düzeyde yarattığı sorunları irdelemeyi amaçlanmaktadır. Realist yaklaşıma indirgenen analizlerin, uluslararası ilişkiler disiplininin yön gösterici ve dönüştürücü işlevini nasıl aşındırdığını, normatif ilkelerle kurulan düşünsel bir zeminde tartışmaktadır.

Kuramsal Çerçeve Bakımından

Realizm: Güç ve Çıkar Temelli Paradigma

Realizm, uluslararası sistemin anarşik doğasını temel alarak, devletlerin kendi ulusal çıkarlarını maksimize etmek üzere rasyonel aktörler olarak hareket ettiğini savunur.  Hans Morgenthau’dan Kenneth Waltz’a kadar birçok realist kuramcı, uluslararası normlara temkinli yaklaşmış, ahlaki ilkelerin devlet davranışları üzerindeki etkisini marjinal bir alan olarak değerlendirmiştir. Bu çerçevede dış politika, güç mücadelesinin araçsal bir uzantısı olarak ele alınır (Kapitonenko, 2022).

İdealizm: Normatif Denge ve Uluslararası Etik

İdealist yaklaşım ise özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasından Woodrow Wilson öncülüğünde güç kazanan ve uluslararası kurumlar, hukuk ve iş birliği ilkelerini vurgulayan bir paradigmaya dayanır. Hedley Bull, John Rawls, Nicholas Wheeler gibi kuramcılar, uluslararası ilişkilerde adalet, etik ve normatif sorumluluk gibi kavramlara yer verilmesinin, sistemin istikrarı açısından vazgeçilmez olduğunu savunmuşlardır. Normların ihmal edilmesi yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda politik akıl yürütmeyi zayıflatan bir eksikliktir (Crowford, 2000)

Bu yazıda nitel araştırma yöntemiyle, kuramsal analiz ve söylem çözümlemesi tekniklerini birleştirerek bir analiz yapılmaktadır. Realist paradigmanın etkisi altındaki dış politika anlatıları, haber metinleri, akademik analizler ve siyasi söylemler üzerinden incelenmiş; bu metinlerde idealist ilkelere ne ölçüde yer verildiği değerlendirilmiştir.

Dolayısıyla günümüz örnek olayları üzerinden normatif boyutun dış politika söyleminden nasıl dışlandığı ifade edilerek, analitik derinliğin yerini yüzeysel anlatılara bıraktığı ortaya konulmaktadır.

Analiz ve Tartışma

Politik Söylemde Realist Hegemonya

Son yıllarda özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı, Gazze Krizi, ABD-Çin rekabeti konularında medyada ve akademide sıkça karşılaşılan dış politika analizlerinde “ X lideri şu açıklamayı yaptı”, “Y devleti şu kararı aldı”, “ Z ülkesi şu pozisyonu aldı” gibi ifadelerinin yoğunluğu dikkat çekicidir. Bu söylem biçimi, bir yandan politik gelişmeleri izleme refleksini yansıtırken, diğer yandan olayların etik bağlamdan soyutlanmasına neden olmaktadır.

Normatif Boşluk: Ne oldu değil, Ne olmalıydı?

Realist analizler, genellikle yalnızca olanı anlatmaya alışırken, idealist yaklaşım “olması gereken“sorusunu gündeme getirir. Örneğin bi ülkenin sivilleri hedef alan askeri operasyonları, realist çerçevede “güvenlik stratejisi” olarak analiz edilirken; idealist yaklaşım bu tür eylemleri uluslararası hukuk ve insan hakları bağlamında sorgular. Bu fark, analizleri yalnızca teknik değil, aynı zamanda ahlaki ve normatif olarak da zenginleştirir ( Klabbers, 2019; Hitzig, 2020)

Akademik ve Medyatik Dedikoduculuk

Dış politika analizlerinin giderek magazinleşmesi, disiplinin araçsallaşması anlamına gelir. Akademik yayınlarda bile yalnızca “liderlerin açıklamaları”na dayalı analizler yapılması, uluslararası ilişkilerin yalnızca bir “güç oyunu” olarak algılanmasına yol açar. Oysa disiplin, sadece gelişmeleri aktarmakla kalmamalı; onları anlamlandırmalı, değerlendirmeli ve yönlendirmelidir ( Passacoff, 2008)

Sonuç ve Değerlendirme

Dış politika analizlerinin yalnızca realist çerçevede yürütülmesi, uluslararası ilişkiler disiplininin entelektüel derinliğini ve dönüştürücü kapasitesini aşındırmaktadır. Bu eğilim, analizleri yalnızca, “kim, ne zaman, ne yaptı?” düzeyinde tutarak, disiplini bir tür politik izleme faaliyetine ve hatta politik dedikoduculuğa indirgemektedir.

Uluslararası ilişkilerin idealist ve normatif boyutu, yalnızca idealist bir romantizm değil; disiplinin eleştirel ve yapıcı niteliğini besleyen epistemolojik bir gerekliliktir. Realist analizlerin gücünü yadsımadan, normatif ilkelerin yeniden merkeze alınması, dış politika çalışmalarının hem teorik hem pratik düzeyde daha bütünlüklü ve anlamlı hale gelmesini sağlayacaktır.

Kaynakça

Crawford, R. M. A. (2000). Idealism and realism in international relations : beyond the discipline. Routledge.

Hitzig, Z. (2020). The normative gap: mechanism design and ideal theories of justice. Economics and Philosophy36(3), 407–434. https://doi.org/10.1017/S0266267119000270

Jarvis, D. S. L. (2000). International relations and the challenge of postmodernism : defending the discipline. University of South Carolina Press.

Kapitonenko, M. (2022). Realism. In International Relations Theory (1st ed., pp. 19–38). Routledge. https://doi.org/10.4324/9781003132769-3

Klabbers, J. (2019). The Normative Gap in International Organizations Law: The Case of the World Health Organization. International Organizations Law Review16(2), 272–298. https://doi.org/10.1163/15723747-01602004

Paquin, J., & Morin, J.-édéric. (2018). What Is Foreign Policy Analysis? In Foreign Policy Analysis (pp. 1–15). Springer International Publishing AG. https://doi.org/10.1007/978-3-319-61003-0_1

Pasachoff, N. (2008). Advanced Academic Gossip. Metascience17(1), 49–53. https://doi.org/10.1007/s11016-007-9154-1

Yazar Ayşe Yaşar Ümütlü

Diğer Yazımız

TRAVMADAN PRAGMATİZME: RUSYA’NIN TALİBAN’LA KURDUĞU YENİ İLİŞKİLER

Feyza Kübra AĞIRTMIŞ İletişim Çalışmaları Uzmanı Haber Rusya, Afganistan’daki Taliban hükümetini resmen tanıyan ilk ülke …