Feminizm ve Savaş

Anıl Uğur

Dış Politika Araştırmacısı

Feminizmin savaş yaklaşımı oldukça çeşitli ve çok boyutlu bir konudur. Feminizm, genellikle cinsiyet eşitliği, kadınların hakları ve toplumsal cinsiyet normlarının sorgulanmasıyla ilgilenmektedir. Savaş ve silahlı çatışmalar da bu bağlamda ele alınmaktadır. Bazı feminist yaklaşımlar, savaşın genellikle erkekler arasında gerçekleşen bir fenomen olduğunu ve savaşın kadınlar üzerindeki etkilerini vurgulamaktadır. Bu yaklaşım, savaşın erkek egemen bir alan olduğunu ve kadınların genellikle savaşın mağduru olduklarını öne sürmektedir. Kadınlar savaşta cinsel şiddetin, tecavüzün ve diğer insan hakları ihlallerinin hedefi olabilmektedirler. Dolayısıyla, feminist bakış açısına göre, savaşlar sadece askeri bir mücadele olarak değil, aynı zamanda cinsiyet rollerinin, güç dinamiklerinin ve kadın-erkek ilişkilerinin bir yansıması olarak da ele alınmalıdır.

Bir diğer feminist bakış açısı ise savaş karşıtı bir duruş sergilemektedir. Bu yaklaşım, savaşın genellikle toplumsal yapıları, güç dengelerini ve cinsiyet rollerini güçlendirdiğini ve kadınların bu süreçte maruz kaldığı zararları vurgulamaktadır. Savaş karşıtlığı, çatışmaların çözümünde şiddet yerine barışçıl çözümleri teşvik etmekte ve kadınların bu süreçte daha fazla söz sahibi olmasını savunmaktadır. Bu yaklaşıma göre, savaşın sonlandırılması ve barışın sağlanması sürecinde kadınların aktif olarak yer alması da bir bakıma önemlidir. Feministler genellikle savaşın ve silahlı çatışmaların kadınlar, çocuklar ve toplumun savunmasız kesimleri üzerindeki etkilerine odaklanırken, aynı zamanda savaşın kökenlerine ve savaş sürecindeki cinsiyet rollerine de dikkat çekmektedirler. Bu bağlamda, feminist bakış açısı savaşın toplumsal cinsiyet dinamiklerine ve cinsiyet eşitliği mücadelesine nasıl etki ettiğini ve bu alanda nasıl değişimlerin gerektiğini gözler önüne sermiştir.

Feminizmin savaşa yaklaşımı, cinsiyet eşitliği, kadınların hakları ve toplumsal cinsiyet normlarının sorgulanmasıyla ilgili geniş bir konudur ve farklı feminist perspektiflerden ele alınabilmektedir. Bu yaklaşımlar, savaş ve çatışma konusundaki politika oluşturma süreçlerinde ve barışın sağlanması çabasındaki yeri elzemdir.

Feminizm, Savaş ve Gazze’deki Kadınlar

İsrail-Filistin çatışması ve Gazze’deki durumu feminist bir bakış açısıyla ele almak gerekirse; savaşın kadınlar, çocuklar ve toplumun savunmasız kesimleri üzerindeki derin etkilerini vurgulamak oldukça önemlidir. Kadınların savaşın doğrudan etkilenenleri olduğu, çatışmanın şiddet ve ayrımcılığının hedefi oldukları açıkça görülmektedir. Feminist yaklaşım, savaşın toplumsal cinsiyet dinamiklerini nasıl etkilediğine odaklanmaktadır, özellikle çatışmanın yoğun olduğu bölgelerde kadınların günlük yaşamlarını sürdürmeleri, iş bulmaları veya eğitim almaları gibi temel hakları üzerinde baskı oluşturduğu belirtmektedir.

Gazze örneğinden hareketle, çatışma sırasında kadınların ve çocukların cinsel şiddet, taciz ve fiziksel saldırı riskiyle karşı karşıya kaldıkları görülmektedir. Bu bağlamda, feminizme göre bu çatışma genellikle kadınlar, çocuklar ve toplumun savunmasız kesimleri üzerinde özellikle büyük bir etkiye sahip olduğu oldukça açıktır. Gazze’deki çatışmada, özellikle kadınların karşılaştığı zorluklara odaklanan feminist yaklaşım, İsrail’in saldırılarının kadınları nasıl etkilediğine dair önemli noktaları vurgulamaktadır. Öncelikle Kadınların mahremiyet ve hijyen konularındaki sorunları, temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılmaları ve ruhsal sağlıklarının olumsuz etkilenmesi ele alınmaktadır. Bununla birlikte ilgili haber kaynaklarına göre, İsrail hapishanelerindeki kadın mahkumların maruz kaldığı cinsel şiddet, fiziksel saldırı ve koşullardaki zorlukları vurgulayan feminist yaklaşım, bu durumun toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve insan hakları ihlalleri konularında derinlemesine bir değerlendirme yapılmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. BM Kadın Birimi İcra Direktör Yardımcısı Sarah Hendriks’in açıklamalarına göre, Gazze’deki kadınlar ve çocuklar ölümle ve yoksullukla mücadele etmektedirler. Hendriks, Gazze’deki kadınların yaşadığı kritik durumu vurgulayarak, temel malzeme ve hizmetlerin Gazze’ye engelsiz bir şekilde ulaştırılması için çağrıda bulunmuştur. Filistin’deki Esirler ve Eski Esirlerle İlişkiler Komisyonu’nun açıklamaları da Filistinli kadın esirlerin maruz kaldığı şiddet ve hak ihlallerine dikkat çekmiştir. Bu uygulamalara son verilmesi ve insan haklarına saygı gösterilmesi çağrısında bulunulmuştur.

Sonuç olarak, Gazze’deki kadınların yaşadığı dramatik olayları feminist bir bakış açısıyla değerlendirmek gerekirse; İsrail’in saldırılarından özellikle kadınların etkilediğini görülmektedir. Filistin-İsrail çatışması ve Gazze’deki durum hem siyasi hem de insan hakları açısından derinlemesine incelenmesi gereken karmaşık bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kaynakça

Bayır-Aslan, Ş. ve Güngör, F. (2020). Uluslararası sosyal çalışma bağlamında kadına yönelen savaş tecavüzleri ve kolektif etmenleri. Toplum ve Sosyal Hizmet, 31(2), s. 578-603.

https://ilkha.com/dunya/isgal-7-ekimden-bu-yana-4-bin-540-filistinliyi-esir-aldi-368242
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bm-kadin-birimi-abluka-altindaki-gazzede-yasayan-kadinlarin-yasam-mucadelesine-dikkati-cekti/3047701

Yazar Anıl Uğur

Diğer Yazımız

PRIMUM NON NOCERE – ÖNCE ZARAR VERME

Prof. Dr. Ayhan ALTINTAŞ Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı, Eczacılık Tarihi ve …