NATO’nun Genişleme Stratejisinde Ukrayna’nın Yeri ve Ukrayna’nın NATO Perspektifi

Mustafa Metin Kaşlılar

Dış Politika Uzmanı

2022 yılının şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Ukrayna’nın bizzat yanında yer alarak savunma konseptini Rusya’ya karşı kullanma şansı yakalamış ve Ukrayna’ya savaşın başından itibaren oldukça büyük askeri yardımlarda bulunmuştur. Fakat NATO aynı zamanda Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğini savaş sonrası geri döndürülmez biçimde askıya almış gibi gözükmektedir. Bu durum önemli, zira NATO’nun askerî açıdan fiili olarak yer alacağı Rusya-Ukrayna savaşı büyük bir savaşın kapısını açabilir. Bu sebeple NATO bu savaşta her ne kadar Ukrayna’nın askeri, mali, istihbarati açıdan tamamen yanında dursa da fiili olarak kendini savaş alanından soyutlamaktadır.

NATO’nun Ukrayna stratejisini anlamak için özellikle Ukrayna’nın bağımsızlığını kazandığı döneme bakmamız gereklidir. NATO-Ukrayna ilişkileri Sovyetler Birliğinin (SSCB) dağılmasıyla birlikte, özellikle bölgede hâkim olmak isteyen ve bölge ülkelerini yanına çekmeye çalışan NATO tarafından dikkatle izlenmiş ve Ukrayna 1991 tarihinde NATO “Kuzey Atlantik İş birliği Konseyine”, 1994 yılında “Barış İçin Ortaklık” programına katılmış, ardından 1997 tarihinde Ukrayna-NATO arasındaki ilişkilerin artmasını sağlayan ve ortaklığı daha da geliştiren “Ayrıcalıklı Ortaklık Şartı” imzalanmıştır. Ortaklığın iyice pekişmesi Ukrayna’nın 2002 yılında NATO’ya üye olma isteğini dile getirmesi sonucunu doğurmuştur. Fakat bu süreçten sonra özellikle Ukrayna’nın üyeliğini engelleyen durumlar söz konusu olmaya başlamıştır. Bunların ana hattını ve en önemlisini Rusya’nın varlığı oluşturmaktaydı. Zira Ukrayna’nın Rusya ile tarihsel, demografik, politik ve ekonomik bağları söz konusuydu. Diğer yandan Ukrayna’nın iç politik yapısındaki gelişimler de önem arz ediyordu. Çünkü Slavcı ve Atlantikçi akımlar ve etkinlik düzeyleri NATO’nun yapısı için problem teşkil etmekteydi. Diğer bir açıdan ise Ukrayna’nın Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerinin NATO’yu doğrudan etkileyebileceği yönünde olmasıdır. Zira Ukrayna’nın özellikle tarihsel anlamda AB ile ilişkiler noktasında tıkanmalar yaşaması birbirine bağlayıcı olan NATO-AB seviyesini bozabilirdi.

Her ne kadar 2008 yılında NATO için eylem planı hazırlama noktasına Ukrayna gelmiş olsa da NATO’nun dengeci tavırları bu dönemde Ukrayna’nın isteklerine çare olmamıştır. İlaveten 2010 senesinde Yanukoviç’in Ukrayna Devlet Başkanı olması sonrasında daha dengeci bir politika takip etmek istemesi, Ukrayna’nın NATO’ya üye olma sürecini bir dönem askıya almasını beraberinde getirmiştir. Yanukoviç’in gösteriler sonrasında ülkeden ayrılması ve yeni gelen hükûmetlerinde tarafsız kalma politikası uygulaması sonrasında beklenen eylem planları Ukrayna açısından bir türlü gerçekleştirilememiştir. Bu tarafsızlık durumu değiştiren iki olay ise hükümet değişikliği ve Rus baskısının Ukrayna’da artması olmuştur özellikle Kırım’ın işgali ve Ukrayna içerisinde artan Rus ayrılıkçıların saldırıları Ukrayna’nın tekrar yüzünü NATO ve AB’ye dönmesine neden olmuştur. Ukrayna açısından özellikle 2019 yılından itibaren NATO’yu tamamen öncelik haline getirmesi sonrasında Ukrayna’da anayasa değiştirilmiş ve AB ve NATO üyeliğine yönelik stratejik kararlar anayasaya eklenmiştir.

Ukrayna halkı açısından baktığımızda ise özellikle Yanukoviç’in iktidarı döneminde NATO ve AB’ye katılım düşüncesi halk bazında düşük seyirde olduğu görülmektedir. Fakat özellikle Ukrayna’nın doğusunda artan ayrılıkçı Rus hareketleri ve Kırım’ın ilhakı sonrasında halk bazında oldukça yüksek biçimde NATO ve AB üyeliği dile getirilmeye başlanmıştır. Bu durum Rus baskısının halkı oldukça demoralize ettiğini göstermektedir.

Ukrayna’nın NATO konusunda genel perspektifinin, Rus baskısı sonucu var olma endişesi yaşadığına dönük olduğunu söyleyebiliriz. Zira 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın bu korkusu tamamen bir gerçeğe dönüşmüş ve Rusya Ukrayna’yı işgal hareketini başlatmıştır.

NATO bu perspektifte Ukrayna’yı, genişleme stratejisi için sadece bir aday ülke değil aynı zamanda Avrupa’nın doğu sınırında kritik bir jeopolitik konuma sahip olmasıyla da entegre içine almak istemektedir. Ukrayna’nın doğal kaynakları, tarımsal üretim kapasitesi ve enerji geçiş yollarına sahip olması Ukrayna’yı hem Rusya ve NATO için önemli bir ülke konumuna getirmektedir. Ukrayna’nın her ne kadar şu an mümkün görünmese de NATO’ya üyeliği, ittifakın doğu sınırlarını tam güvence altına alacak ve Karadeniz bölgesinde stratejik dengelerin NATO lehine gelişmesini sağlayacaktır. Fakat Rusya’nın güvenliği açısından kırmızı çizgisi olan bu süreç, Rusya’nın NATO’nun genişleme stratejilerine set çeken sert yanıtlarını da doğurması kaçınılmaz bir sonuç olarak beklenebilir.

Sonuç olarak her ne kadar NATO, genişleme perspektifi içerisinde Ukrayna’nın önemini bilse de Rusya’nın kırımızı çizgileri savaşın artması sonucunu doğurmaktadır. Zira 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal hareketine başlaması bunun önemli sonuçlarından biri. Yukarıda da bahsettiğim gibi özellikle Ukrayna bölgesinde genişleme stratejileri Rusya’nın sert yanıtlarını getirecek büyük bir potansiyeli taşımaktadır. Bu durumda NATO’nun özellikle Ukrayna üzerinde genişleme perspektifini kısa vadede askıya alacaktır. Fakat bu durum Ukrayna’ya yapılan yardımlara engel teşkil etmemektedir. Zira savaşın başlangıcından itibaren hem NATO hem de AB, Ukrayna’ya askeri ve mali açıdan büyük destekler vermektedir. Bu süreç Rusya’nın savaş alanında geri püskürtülmesine kadar da devam edecektir ki Avrupa’nın güvenlik çemberi de Ukrayna’nın ayakta kalmasına bağlı görülmektedir. 2025 yılında özellikle NATO ülkelerinin Ukrayna’ya 40 milyar dolarlık yardım noktasında anlaşması ise savaşın daha süreceği noktasında ciddi emareler vermektedir.

Yazar mustafametinkaslilar

Diğer Yazımız

DONALD TRUMP’IN KANADA VE GRÖNLAND SÖYLEMLERİ BAĞLAMINDA ARKTİK JEOPOLİTİĞİ

Muhammed Nurullah Ketkanlı Balkan Çalışmaları Uzmanı Giriş Donald Trump’ın Grönland’ı satın almayı öneren çarpıcı açıklamaları, …