2025 YILINDA BALKANLAR’DA YENİ İTTİFAKLAR VE BLOKLAŞMA DİNAMİKLERİ

Muhammed Nurullah Ketkanlı
Balkan Çalışmaları Uzmanı

Giriş: Uluslararası İlişkilerde İttifakların Anlamı

Uluslararası ilişkilerde devletlerin karşılaştıkları tehditlere karşı savunma refleksi geliştirmeleri, tarihsel bir gerçekliktir. Bu doğrultuda kurulan ittifaklar, yalnızca askeri iş birlikleri olarak değil, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve kültürel boyutlar taşıyan çok katmanlı ilişkiler ağı olarak değerlendirilmelidir. İttifaklar, devletlerin yalnızlıklarını aşmaları, caydırıcılık oluşturmaları, çıkarlarını daha güçlü bir şekilde savunmaları ve bölgesel/uluslararası düzlemde meşruiyet kazanabilmeleri açısından işlevseldir. Bu çerçevede, ittifaklar hem zorlayıcı koşulların bir sonucu hem de stratejik tercihlerle şekillenen dış politika araçlarıdır.

Bu tür yapıların içeriği, çoğu zaman tarafların güvenlik önceliklerine, ideolojik yakınlıklarına ve bölgesel düzlemdeki dengelere göre belirlenmektedir. Askeri anlaşmalar, ortak tatbikatlar, savunma sanayi iş birlikleri, ortak tehdit tanımları gibi unsurlar ittifakları kurumsallaştıran temel başlıklardır. Ancak aynı zamanda bu ittifakların jeopolitik dönüşümlere ve dışsal faktörlere duyarlılığı da göz ardı edilemez. Balkanlar özelinde, tarih boyunca birçok kez bölgesel ittifakların ortaya çıktığı ve bu ittifakların küresel dengelerle etkileşim içinde geliştiği görülmüştür.

Tarihsel Arka Plan: Balkanlar’da İttifak Geleneği

Balkanlar’da ittifakların köklü bir geçmişi vardır. Bu durum hem coğrafyanın geçiş noktası olmasından hem de etnik, dini ve politik çeşitliliğin çatışma potansiyeli taşımasından kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede Antik Çağ’dan günümüze uzanan birçok ittifak örneği tarih sahnesinde yer almıştır.

Antik dönem örneklerinden biri olan Peloponez Savaşları sırasında Atina öncülüğündeki Delos Birliği ile Sparta öncülüğündeki Peloponez Birliği arasındaki mücadele, farklı politik yapılar ve güvenlik anlayışlarının çatışmasını temsil etmektedir. Bu savaş, yalnızca bir askeri çatışma değil aynı zamanda iki farklı dünya görüşünün ittifaklar üzerinden hesaplaşmasıdır.

Modern dönem Balkan tarihinin en önemli ittifak yapılandırmalarından biri 1912-1913 yıllarında gerçekleşen Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarıdır. Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu’na karşı oluşturduğu Balkan Birliği, Osmanlı’nın Avrupa’daki varlığına son vermiştir. Ancak sonrasında bu ülkeler arasında çıkan anlaşmazlıklar İkinci Balkan Savaşı’nı doğurmuştur. Bu durum, bölgesel ittifakların istikrar kadar geçici çıkarlara da bağlı olduğunu göstermektedir.

1934’te Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan Balkan Antantı ile 1953’te Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında oluşturulan Balkan Paktı, Soğuk Savaş döneminde Sovyet tehdidine karşı Batı yanlısı bir denge kurma çabasının ürünüydü. Bu ittifaklar, hem dış tehditlere karşı bölgesel dayanışmayı hem de Batı ile entegrasyonun aracı olmuştur.

2025 Yılı İttifak Gelişmeleri: Yeni Bloklaşmaların Doğuşu

2025 yılı itibarıyla Balkanlar, yeniden çok kutuplu bir bloklaşma sürecine girmiştir. Bu bağlamda iki farklı eksenin ortaya çıktığı gözlemlenmektedir. Bir yanda Arnavutluk, Kosova ve Hırvatistan arasında savunma temelli bir iş birliği açıklanmış, diğer yanda ise Macaristan ve Sırbistan askeri alanda kapsamlı bir anlaşmaya imza atmıştır.

Kosova-Arnavutluk-Hırvatistan Üçlü Bildirgesi, 2025 yılının ilk çeyreğinde kamuoyuna duyurulmuştur. Bildirge, taraflar arasında ortak savunma çalışmaları, istihbarat paylaşımı ve terörle mücadelede eşgüdüm konularını kapsamaktadır. Özellikle Kosova’nın bu iş birliğinde öne çıkması, Sırbistan karşısında uluslararası alanda meşruiyetini güçlendirme arayışının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Arnavutluk’un bölgesel liderlik hedefi, Hırvatistan’ın ise Avrupa Birliği (AB) ve NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü-North Atlantic Treaty Organization) üyeliği üzerinden bu yapıya meşruiyet kazandırma çabası, ittifakı stratejik boyutta önemli bir konuma getirmektedir.

Öte yandan Macaristan-Sırbistan Savunma Anlaşması, Avrupa Birliği içerisinde tartışma yaratan egemenlik odaklı politikaların dışavurumudur. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić’in siyasi çizgileri benzeşmekte, her iki lider de AB kurumlarına karşı daha özerk bir dış politika izleme eğilimindedir. Anlaşmanın içeriğinde ortak tatbikatlar, sınır güvenliği ve savunma sanayinde ortak üretim başlıkları yer almaktadır. Bu ittifak, özellikle Batı Balkanlar’da NATO dışında alternatif bir güvenlik modeli oluşturma yönünde bir eğilim göstermektedir.

İttifakların Siyasal Yansımaları ve Güvenlik Algısı

Bu yeni yapılanmaların ortak bir yönü, bölgesel güvenlik mimarisinde NATO’ya olan güvenin azaldığı bir dönemde ortaya çıkmalarıdır. Arnavutluk-Kosova-Hırvatistan ekseninin NATO üyeliği perspektifi taşımasına rağmen, kendi savunma deklarasyonunu yayınlaması, kolektif savunmanın yetersizliği algısını yansıtmaktadır. Bu ittifak aynı zamanda Arnavutluk’un “Büyük Arnavutluk” tahayyülünü doğrudan olmasa da destekleyebilecek bir çerçeve sunmaktadır. Bu durum, Kuzey Makedonya ve Karadağ gibi ülkelerde endişeye yol açmaktadır.

Macaristan-Sırbistan cephesinde ise güvenlik algısı, Batı’ya yönelik eleştiriler üzerinden şekillenmektedir. Sırbistan’ın geleneksel olarak Rusya ile yürüttüğü stratejik iş birliği, Macaristan’ın desteğiyle daha Avrupa merkezli bir görünüme bürünmektedir. Ancak bu durum, AB içerisinde yeni bir bölünmenin işaretlerini de barındırmaktadır. Özellikle Brüksel, Macaristan’ın bu hamlesini kurumsal birlik ruhuna aykırı bulmakta fakat yaptırım konusunda henüz net bir çizgi belirleyememektedir.

Bosna-Hersek’in Yalnızlığı ve Bloklaşma Dışında Kalanlar

Yeni bloklaşmaların dışında kalan ülkelerden biri olan Bosna-Hersek, iç siyasi bölünmüşlüğü nedeniyle aktif bir pozisyon alamamaktadır. Üçlü başkanlık sistemi içerisinde Boşnak, Hırvat ve Sırp kanatların farklı dış politika vizyonlarına sahip olması, ülkenin ortak bir güvenlik politikası geliştirmesini engellemektedir. Özellikle Sırp Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik’in ayrılıkçı söylemleri, ülkenin NATO’ya ya da AB yanlısı bir ittifaka katılımını imkânsız hale getirmektedir.

Bu bağlamda Bosna-Hersek’in yalnızlaşması, bölgede güvenlik dengesini kırılgan hale getirmekte, iç istikrarı tehdit eden unsurları artırmaktadır. Kosova merkezli ittifakın genişlemesi halinde, Bosna’nın Boşnak unsurları bu yapıya yakınlaşmak isteyebilir, bu ise ülke içinde yeni bir anayasal ve güvenlik krizine yol açabilir.

Avrupa Birliği ve NATO: Yön Verici Güçler mi, Gözlemciler mi?

Avrupa Birliği ve NATO’nun Balkanlar’daki son gelişmelere verdiği tepki, daha çok gözlemci düzeyindedir. AB’nin yeni savunma fonunda Türkiye’ye yer vermemesi ve genişleme konusunda belirsizlik sürdürmesi, bölge ülkelerinde alternatif güvenlik yapılanmalarına yönelimi hızlandırmıştır. Hırvatistan’ın NATO ve AB üyesi olmasına rağmen Arnavutluk ve Kosova ile ortak bildiri imzalaması, bu kurumların yön verici kapasitesinin azaldığını göstermektedir.

NATO’nun ise özellikle Sırbistan-Macaristan ittifakına karşı net bir pozisyon almaktan kaçınması, İttifak’ın doğu sınırlarında parçalı bir güvenlik anlayışı oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum, ittifakın caydırıcılık gücünü zedeleyebilecek mahiyettedir.

Sonuç: Kalıcı Bloklaşmalar mı, Geçici Uyumsuzluklar mı?

2025 yılı itibarıyla Balkanlar’da şekillenen yeni ittifaklar, yalnızca askeri değil aynı zamanda ideolojik ve politik kırılmaların yansımasıdır. Arnavutluk-Kosova-Hırvatistan ittifakı, Batı ile entegrasyonu savunurken aynı zamanda bağımsız güvenlik politikalarının geliştirilmesini hedeflemektedir. Macaristan-Sırbistan iş birliği ise Batı karşıtı değil, Batı’dan bağımsızlık arayışının bir tezahürüdür. Bu bağlamda ortaya çıkan bloklaşmaların kalıcı hale gelmesi, bölgedeki istikrar açısından ciddi riskler taşımaktadır.

Bosna-Hersek gibi ülkelerin bu yapılar dışında kalması, iç bölünmelerin derinleşmesine ve yeni güvenlik krizlerine kapı aralayabilir. Avrupa Birliği ve NATO’nun bölgeye dair daha kararlı bir strateji geliştirmemesi, bu sürecin daha da derinleşmesine neden olabilir. Türkiye gibi bölgesel aktörlerin ise bu süreçte daha aktif bir rol üstlenmeleri, yalnızca Balkanlar’da değil, Avrupa güvenliği bağlamında da yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir.

Kaynakça

Batı, G. F. (2021). Türk Dış Politikası Mihenklerinden: Balkan Paktı. Uluslararası Eşitlik Politikası Dergisi, 1(1), 122–130.

Çimenli, Ş. (2024). BALKAN PAKTI VE BALKAN İTTİFAKI EVRESİNDE BALKANLARDA ZİRVE DİPLOMASİSİ ( 1952-1954 ). Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 641–682. https://doi.org/10.33419/aamd.1577736

Hasipi, E. (2025). Balkanlarda yeni askerî ittifaklar… Bosna yine yalnız. Independent Türkçe. https://www.indyturk.com/node/756264/türki̇yeden-sesler/balkanlarda-yeni-askerî-ittifaklar-bosna-yine-yalnız

Kosova, Arnavutluk ve Hırvatistan “Üçlü Askeri İşbirliği Bildirgesi”ne imza attı. (2025). TIMEBALKAN. https://timebalkan.com/kosova-arnavutluk-ve-hirvatistan-uclu-askeri-isbirligi-bildirgesine-imza-atti/

Narinç, Ö., & Ekincikli, M. (2017). BALKANLARDA DENGE OYUNU-1914. Humanitas, 5(10), 143–159.

Özertan, S. (2024). Uluslararası İttifakların Dinamikleri : Altyapısal Bir Perspektif. Fenerbahçe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 4(2), 184–199. https://doi.org/10.58620/fbujoss.1586347

Sırbistan ve Macaristan arasında savunma anlaşması imzalandı. (2025). TIMEBALKAN. https://timebalkan.com/sirbistan-ve-macaristan-arasinda-savunma-anlasmasi-imzalandi/

Sönmezoğlu, F. (2014). Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi (6th ed.). DER Yayınları.

Türk SİHA’ları hazır: Hırvatistan, Kosova ve Arnavutluk orduları birleşti. (2025). GZT. https://www.youtube.com/watch?v=8wCa3cL8Qu0&t=10s

Yazar Editör

Diğer Yazımız

BÖLÜCÜ KÜRTÇÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK/KCK’NIN (1971-2025) İDEOLOJİK DÖNÜŞÜMÜ “TERÖRSÜZ TÜRKİYE” STRATEJİSİ BAĞLAMINDA YENİ NESİL TERÖR SİYASET VE STRATEJİSİ

Ömer KALAYCI Uluslararası Güvenlik ve Dış Politika Araştırmacısı Öz PKK (Kürdistan İşçi Partisi), 1970’li yıllarda …