Avusturya’nın Dış Politika ve Ekonomi Dinamikleri

Mustafa Metin Kaşlılar

Dış Politika Uzmanı

Avusturya, tarihsel açıdan incelediğimizde Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun dağılması süreci ve 1918-1938 döneminde 1. Cumhuriyet’in kurulması ile ülke ilk cumhuriyet denemesi uygulaması fırsatı yakalamıştır. Fakat 1938 Alman işgali ile savaşa çekilmiştir. Müttefikler açısından Avusturya, bu dönemde işgale uğramış dost bir ülke konumunda yer alırken savaş sonrasında tarafsızlık politikası uygulaması Yalta Konferansı sürecinde görüş birliği ile sağlanmıştır.

Savaş sonrası büyük güçlerin yönetimi altında kalan Avusturya’nın, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile imzaladığı anlaşma sonucunda “tarafsız” bir politika izlemesi şartı ile işgaline son verilmiş ve Avusturya 1955 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu durum ülkede 2. Cumhuriyet’in yolunun açılması manasını taşımıştır.

Avusturya, Soğuk Savaş döneminde “tarafsızlık” politikasından asla ödün vermemiş ve bu doğrultuda tamamen ekonomisini geliştirmeye yönelik hamlelerde bulunmuştur. Fakat tarafsızlık politikası güvenlik açısından büyük avantajlar sağlasa da; dezavantaj olarak içe kapanan ülke, dünya ekonomi çarkına entegre olmakta zorlanmıştır. Soğuk Savaş sonrasında iç politikada görüşülen ve tartışılan konulardan biri de bu olmuştur. Avusturya muhafazakarları tarafsızlık politikasının devamını savunurken, sosyal demokratlar dünyaya entegre olma arayışına girmişler ve bu yönde siyaset uygulamışlardır. Soğuk Savaş sonrasında gelişen atmosferle Avusturya dış ilişkilerde daha entegre bir yapıya kavuşmuş ve 1993 tarihinde Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile başlayan süreç 1995’te Avrupa Birliği (AB) tam üyeliği ile sonuçlanmıştır. AB üyeliği, Avusturya’ya ekonomisini Avrupa standartlarına ulaştırması ve dünya siyaseti konularında Avusturya’ya söz sahibi ünvanı verilmesi açısından değerlendirildiğinde oldukça önemli bir dış politik hamledir.

Günümüzde Avusturya ekonomik açıdan değerlendirildiğinde; Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) açısından en zengin ülkelerden biri konumundadır. Ekonomisi çeşitli açılardan oldukça geniş bir yelpazeye sahip olsa da, hizmet sektörü Avusturya’nın en büyük ekonomik hasılatını oluşturmaktadır. Özellikle telekomünikasyon, turizm, inşaat gibi sahalar Avusturya ekonomisinde öne çıkmaktadır. Ülke topraklarının yaklaşık yarısı ormanlarla kaplıdır. Zengin orman, dağ ve göl varlıkları Avusturya’nın önemli bir turizm ülkesi olmasını sağlamaktadır. Uzun yıllar ekonomiyi ayakta tutan sanayi sektörü, %25’in üzerindeki payı ile hâlen önemini korumaktadır.

Avusturya günümüzde dış politika dinamikleri açısından değerlendirildiğinde yukarıda da bahsettiğimiz gibi aslında tarafsızlık statüsünü korumakta ve askerî örgütlere dahil olmamaktadır. Bu tutumla birlikte tarafsızlık statüsünü en fazla muhafaza etmeye çalışan devletlerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Zira Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olması sonrasında ve Avrupa’da yaşanan tehdidin artması Avusturya’nın tarafsızlık statüsünü korumasına engel olmamıştır. Şu durumda unutulmamalıdır ki, özellikle Avrupa’nın güvenliğini etkileyen Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Avusturya bu politikası ile Rusya ile doğal gaz anlaşmalarını devam ettirmiş ve hâlihazırda tedarik ettiği doğal gazın %80’inden fazlasını Rusya’dan temin etmeyi sürdürmüştür.

Ayrıca Avusturya dış politika dinamiklerinde Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Ukrayna’ya askerî yardım sağlamamaktadır. Bu durum da tarafsızlık politikasının gelişimi ile doğru orantılıdır. Bu durumun diğer bir taraftan da yukarıda bahsettiğimiz gibi Avusturya’nın enerji konusunda Rusya’ya bağımlı olması büyük bir etkendir.

Avusturya’nın dış politikasında diğer bir önemli etken tarafsızlık statüsü ile gelişen uzlaşmacı ve uzlaştırıcı yapısıdır. Bu durum her ülke açısından Avusturya’ya prestij sağlamaktadır.

Sonuç bazlı baktığımızda Avusturya, tarafsızlık politikasını kuruluşundan bugüne asla bırakmamış ve bu politika ile dünya siyasetinde önemli bir konuma gelmiştir. Avusturya özellikle Avrupa’nın güvenliğinin sınandığı Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında dahi uzlaştırıcı ve sakin kalmayı tercih etmiş, ayrıca Rusya’ya yaptırımlarda bulunmamıştır. NATO üyeliği ise uzun vadede Avusturya için gündemde olmayacağını söyleyebiliriz. Fakat özellikle tarafsızlık politikası ve Rusya ile devam eden diyalog, Avrupa Birliği içerisinde Avusturya’yı zor durumda bırakmaya devam edecek gibi görünmektedir.

Yazar mustafametinkaslilar

Diğer Yazımız

SOSYOEKONOMİK FAKTÖRLER VE EĞİTİM: FIRSAT EŞİTLİĞİ MÜMKÜN MÜ?

Fatmanur Subaşı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, İktisat, Yüksek Lisans Giriş Eğitim, bireylerin toplumsal hayata katılımını …