
POLSAM Dış Politikalardan Sorumlu YK Üyesi
Haber
GÖKBERK mobil lazer silah sistemi, FPV dronlara karşı yapılan testte, tehditlerin farklı senaryolarda tespiti, otomatik takibi ve imhasını başarıyla gerçekleştirdi (Anadolu Ajansı, 10.03.2025).
POLSAM Haber Analiz
Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayinde göstermiş olduğu büyük başarılar, sadece ülkeye karşı var olan tehditlere karşı çözüm üretme noktasıyla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda gelecekteki savaş doktrinlerine yön verebilecek bir potansiyeli de barındırıyor. Nitekim hatırlanacaktır ki, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği Bahar Kalkanı Harekatı’nda askeri doktrinlere yeni bir yöntem kazandırmış ve İHA ile SİHA’ları operasyonel manada etkin bir yapıda kullanabilmiştir. İşte tam da buna benzer şekilde GÖKBERK Mobil Lazer Silah Sistemi de klasik hava savunma sistemlerinin aksine, asimetrik tehditlere karşı geliştirilmiş teknolojik üstünlüğü yaratan çözümler sunabilmektedir.
Aslında GÖKBERK teknolojisi bize şunu anlatmaktadır: Türkiye, savunma stratejisinde farklı bir paradigmaya yöneliyor. Klasik, maliyetli ve lojistik ihtiyaçları barındıran hava savunma sisteminden ziyade, GÖKBERK gibi lazer teknolojisi tabanlı mühimmat tüketimi yapmadan, düşük maliyetle, devamlı atış yapabilme kapasitesine bağlı hale gelecek. Bu da gelecek açısında Türkiye’nin hanesine artı bir değer olarak yazılacak. Çünkü ilerleyen süreçlerde lazer silahların hava savunma sistemlerinde kullanılabilmesi düşünülürken, Türkiye’nin bunu hayata geçirecek olması Türkiye’ye büyük bir avantaj sağlayacak.
GÖKBERK’in Çelik Kubbe hava savunma sisteminin bir parçası haline gelmesi, Türkiye’nin İsrail’deki Demir Kubbe sistemine benzer bir entegre hava savunma sistemi oluşturmaya dönük hedefini açık göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sistem başarılı bir şekilde entegre hale getirilirse, Türkiye, sadece savunma sanayinde güçlü bir tedarikçi olmanın dışında, aynı zamanda bu teknolojiyi ihraç eden bir ülke haline gelecektir. Kısa vade içinde lazer destekli/tabanlı savunma silahlarının küresel pazardaki paylarının artış göstereceği beklenen bir ortamda, Türkiye’nin bu atılımı gerçekleştirmesi GÖKBERK ve benzeri sistemleri ihraç ederek yeni bir askeri teknoloji tedarikçisi olabileceğini söylemek mümkündür.
Bir de olumsuz ya da risk bağlamında değerlendirdiğimizde Türkiye’ye yeni jeopolitik ve stratejik fırsatlar kadar riskler de getirebilir. Dahası, klasik savunma sistemlerinde meydana gelebilecek dönüşüm, Türkiye’nin de bu değişime/dönüşüme adaptesinin yavaş olması rekabet gücünü kaybedebileceği manasını da barındırmaktadır.
Özetle, GÖKBERK’i sadece klasik bir savunma sistemi olarak görmek ve değerlendirmek büyük hata olacaktır. Çünkü bu teknoloji gelecek dönemdeki savaş doktrinlerini de etkileyecek bir stratejik hamle olacak ve ilerleyen süreçte de sahada nasıl bir performansla kullanıldığına şahit olmamız mümkündür.