Irak ve Suriye, iç savaştan önce komşuluk ilişkileri açısından ticaret ve turizm gibi alanlarda gelişmiş iki komşu ülkedir. 2011’de iç savaş ve siyasi kriz patlak verdikten sonra, Suriye-Irak ilişkileri askıya alınmıştır. Bu durum sadece Irak ile değil, birçok ülke ile olan siyasi ve ticari ilişkileri de etkilemiştir. 2014’te DEAŞ (IŞİD) terör örgütünün ortaya çıkmasıyla birlikte, iki ülkenin toprakları işgale uğramış ve kaos hakim olmuştur. Yapılan operasyonlarla Irak ve Suriye’nin toprakları DEAŞ’tan geri alınsa da, her iki ülkenin de toprak bütünlüğü bozulmuş, farklı örgütlerin ortaya çıkmasıyla birlikte her açıdan istikrarsızlaşmışlardır.
Bu hususta, her iki ülkede iktidarda bulunan Baas partilerinden de bahsetmek gerekmektedir.
Irak’ta Baas Partisi
Irak’ta Baas Partisi, Ahmed Hasan Bekir ve Saddam Hüseyin liderliğinde 1968’deki darbe ile iktidara gelmiş ve Irak’ı yönetmeye başlamıştır. Birçok kişi vatana ihanet suçlamasıyla idam edilmiştir. Özellikle Saddam Hüseyin, hükmetmeye başladıktan sonra, bir organizasyon kurarak, tüm konukların önünde adları okunarak vatana ihanet suçlamasıyla infaz edilmiştir. Okul okumayanlar askerlik yapmak zorunda kalırken, okuyanlar da askerlikten muaf olmamıştır. Başta her şey güzel görünse de, zaman içinde Baas Partisi, Irak’ı ziyaret etmek isteyen turistlere, çeşitli yasalar çıkararak zorlaştırmıştır. Başta ABD ve İngiltere, bu durumu sorgulamasa da zamanla Saddam Hüseyin ile ters düşmüşlerdir. Irak’ın yer altı zenginliklerinin ABD tarafından çıkarılmasını istemeyen Saddam Hüseyin’in, ülkesini tamamen özgür kılma çabaları ABD tarafından olumsuz karşılanmıştır. Irak’ın petrol kaynakları rezervleri, dünya üzerindeki en büyük petrol rezervlerinden biri olup, muhtemelen son petrol varili de Irak’tan çıkacaktır. Baas rejimi, 1990’da Kuveyt’i işgal etmiş ve 2003’te Saddam Hüseyin rejiminin sonu gelmiştir.
Suriye’de Esad Rejimi
Suriye’de, 1970’te Hafız Esad, yönetimi ele geçirerek kendisini başbakan ilan etmiştir. Suriye laik bir ülke olarak bilinse de, Esad rejimi ülkeyi ele geçirdikten sonra birçok kısıtlamaya gitmiştir. 2 Şubat 1982’de, Hafız Esad’ın yönetimini istemeyen Hama halkı ayaklanmış, 4 Şubat’ta ise Esad rejimi, Hama’daki ayaklanmayı katliamla bastırmıştır. Esad, Hama’ya bomba yağdırmış, birçok mahalleyi yerle bir etmiş ve tutuklamalar, tecavüzler gibi insan hakları ihlalleri gerçekleştirilmiştir. Hama’daki ayaklanma sırasında yaklaşık 40.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu katliam, dünya tarafından sessiz bir şekilde karşılanmıştır.
Irak-Suriye ilişkisi, Hafız Esad döneminde özellikle Arap milliyetçiliği çerçevesinde gelişmiş, her iki ülkenin de ideolojik açıdan benzerlikleri olmuştur. Hafız Esad ile Saddam Hüseyin arasındaki yakınlık, Irak-Suriye ilişkilerini daha da pekiştirmiştir. Her iki rejim de benzer politikalara sahipti ve bu, soykırımların yaşanmasına yol açmıştır.
Irak’ta Baas Rejimi’nin Yapmış Olduğu Katliamlar
Irak’ta Baas Rejimi’nin Türkmenlere yönelik yaptığı katliamlardan biri, 16-17 Ocak 1980’de Irak Türklerine yapılmıştır. Türkmen davasına gönül vermiş, Türkçülük yapan Türkmenlerin önemli şahsiyetleri infaz edilmiştir. Ayrıca, zulüm ve işkencelerle birçok aile yerinden edilmiştir. Türkmenler, farklı yıllarda katliamlara uğramışlardır: 1959, 1980, 1991, 1996 yıllarında katliama uğramışlar, 2003 sonrası Bağdat’ın düşmesinin ardından 2004’te Talefer’de bir başka katliam yaşanmıştır. 1986’daki Enfal katliamında, Kürtlere yönelik bir katliam olmasına rağmen birçok Türkmen de şehit olmuştur.
Irak’ta Baas Rejimi’nin sona ermesinin ardından altyapı tamamen çökmüş, Bağdat’ta bankalar soyulmuş, hükümet binaları talan edilmiş ve yakılmıştır. Hükümet binaları, bombardımandan dolayı enkaza dönüşmüştür. Bugün dahi Bağdat ve diğer şehirlerde savaşın izleri görülmektedir.
2000 Yılından Sonra Irak-Suriye İlişkisi
Suriye’de, 2000 yılında Hafız Esad’ın oğluna, Beşar Esad’a devretmesiyle, iki ülkenin ilişkileri yeni bir döneme girmiştir. Rejimlerin benzerliği, aralarındaki bağı güçlendirmiştir. 2003’te Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından, ABD’nin Irak’ı işgal etmesi, Suriye’yi sert bir tutum sergilemeye zorlamıştır. Çünkü Beşar Esad, Irak’taki işgalin bir gün kendisine de sıçrayacağını bilmektedir ve bu nedenle Irak’ın işgaline karşı çıkmıştır. Esad, bölgedeki iç çatışmaların kendi ülkesine sıçramaması için tüm ülkelerle ilişkilerini dengelemeye çalışmıştır. Özellikle, Irak’ın yeniden yapılanmasına destek vermiştir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta ise, Esad rejiminin, Irak’taki Şii milis gruplarına ABD’ye karşı savaşmaları için verdiği destektir.
2011’de Arap Baharı ile başlayan iç savaş, Suriye’nin bölünmesine yol açmış, 2014’te DEAŞ’ın ortaya çıkmasıyla Irak ve Suriye için yeni bir savaş dönemi başlamıştır. Birçok bölge IŞİD tarafından işgal edilmiştir. Yapılan operasyonlar ve ABD öncülüğündeki müttefik kuvvetlerin yardımlarıyla, bölge teröristlerden temizlenmiştir. Ancak savaş nedeniyle Suriye birkaç parçaya bölünmüş ve farklı milis gruplar ortaya çıkmıştır: Esad rejimi, SDG (YPG), SMO (ÖSO) gibi gruplar ülkeyi adeta bölmüştür.
Irak ve Suriye ilişkileri Beşar Esad döneminde işbirliği sürdürülmüş olsa da, ticaret ve turizm açısından herhangi bir gelişme olmamıştır. Eğer eski rejimler Irak ve Suriye’de güçlü kalmış olsaydı, dış bağlantılar kesilir, zulüm, işkence ve soykırımlar devam ederdi.
Sonuç
Irak Hükümeti, Suriye’deki olaylara bakış açısını, öncelikli olarak sınırlarını koruma amacıyla belirlemektedir. Aynı zamanda terörün yeniden Irak’a girmemesi ve altyapısının kalkınması için adımlar atmaktadır. Irak, iki ülkenin ilişkilerini normalleştirmek adına bir tutum sergilemektedir. Ayrıca, Irak’ın, Suriye’deki gelişmeleri dikkatle izlemesi, terörle mücadele, savunma, ticaret ve turizm gibi projeleri geliştirmesi gerekmektedir. Irak, Baas rejimi yıkıldıktan sonra benzer süreçlerden geçmiştir ve Suriye’deki yeni hükümete destek vermektedir. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve hükümetin tek bir çatı altında birleşmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ortadoğu’da yeni bir düzen kurulacaksa, Suriye’nin de bu düzenin içinde olması önemlidir.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı