Ulus kavramı, siyaset bilimi literatüründe iki şekilde tanımlanmaktadır. Bu tanımlar: Kültürel olarak uluslar ve siyasal olarak uluslar şeklindedir.
Hemen belirtelim ki, kültürel olarak uluslar; geçmişte ortak kültürel bağlara sahip olan ve buna bağlı olarak ortak bir amaç etrafından birleşen insan topluluklarıdır. Kültürel olarak uluslarda, dil, gelenek ve görenek vb. aidiyet unsurları, bu bağlılıkların temelini oluşturan olmazsa olmaz koşullar olarak ifade edilmektedir.
Siyasal olarak uluslar; ortak siyasal, ekonomik ve sosyo- kültürel amaçlar etrafından birleşen ve en önemlisi devletlerine vatandaşlık bağlarıyla (hukuki bağlarla) bağlı olan insan topluluklarıdır. Bununla birlikte, ulus devletler, bu temel prensibin etrafından tanımlanmaktadır. Bu sebepledir ki; ulus devletlerin oluşum süreçlerinde vatandaşlarının aynı siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel çıkarlara sahip olmaları vazgeçilemez koşullar olarak kabul edilmektedir.
Şurasını belirtelim ki; küreselleşme iki şekilde tanımlanmaktadır. Küreselleşme; küresel ekonomik sistemin çok uluslu şirketler aracılığıyla bütün dünya ekonomisine egemen olarak, bütün ülke ekonomilerini sisteme entegre etmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Bu yüzden, küreselleşme çok uluslu şirketlerin ülke ekonomilerinden nüfuz sahibi olmalarının önünü açmaktadır.
Küreselleşmenin diğer bir tanımı ise; dünyanın bir yerinde meydana gelen siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bir olayın diğer ülkeleri etkilemesi olarak tanımlanmaktadır. Şurasını ifade etmek zorundayız ki, küreselleşme; “de-localization-yerelleşme” kavramının yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Yani, Avrupa Birliği “self-determination, ulusların kendi kaderini tayin etme” hakkını vurgulamaktadır. Bu durum “mikro milliyetçilik- etnik milliyetçilik” kavramının etkisini günden güne arttırmasına sebep olmaktadır. Günümüzde, küreselleşmeyle birlikte internet ve sosyal medyanın kullanımı da yaygınlaşmaktadır. Arap Baharıyla birlikte meydana gelen halk ayaklanmaları sosyal medyanın etkisiyle, bütün Arap coğrafyasına yayılarak, bu coğrafya da bulunan otoriter devlet rejimlerinin devrilmesine sebep oldu. Bununla beraber, Irak’ta ortaya çıkan yeni ulus devletlerin varlığı, yani Irak’ın Sünni, Şii, Kürt olarak üç bölgeye ayrılması bu durumu açıklamaktadır. Ayrıca, İngilizce ortak bir dil olarak dünyada meydana gelen bütün olaylar dünyanın her tarafında öğrenilmektedir.
Görüldüğü üzere; Küreselleşme ulus devletler üzerinde olumlu veya olumsuz etkilere sahiptir. Olumsuz etkisi, bir ulus devlette bulunan farklı etnik kimliğe mensup vatandaşların kendi ulus devletlerini kurmak için devletleriyle mücadele etmelerine ve çoğunlukla iç savaşların meydana gelmesine neden olmaktadır. Bununla birlikte, küreselleşmenin olumlu etkisi ise farklı ulus devletlerin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak ulus devlet kavramının varlığının sürdürecek olmasıdır.