NATO’NUN GÜVENLİK ÇEMBERİ: BALTIK DENİZİ

Mustafa Metin Kaşlılar
Dış Politika Uzmanı

Baltık Denizi, özellikle Rusya ve NATO arasındaki gerilimlerin en fazla olduğu alanlardan biri konumundadır. NATO’nun Baltık Denizi’ne doğru genişleme stratejisi uygulaması, bölgeye konuşlanması ve Baltık’ı bir güvenlik şemsiyesi altına alması, iki taraf arasındaki gerilimlerin artmasına yol açmıştır.

Jeostratejik açıdan Baltık Denizi büyük bir öneme sahiptir. Kuzey Avrupa’nın merkezinde yer alır ve bölge ülkelerini birbirine bağlar. Dünyanın en yoğun geçişe sahip deniz yollarından biridir. Ham petrol, doğalgaz ve endüstriyel ürünlerin taşınmasında kritik bir geçiş rotasıdır ve özellikle Almanya için büyük önem taşır. Hamburg, Baltık Denizi’ne kıyısı olan büyük bir limana ev sahipliği yapar ve küresel ticaret ağının önemli merkezlerinden biridir.

Rusya açısından bakıldığında, Baltık Denizi’nde oldukça güçlü bir güvenlik ağı oluşturulmuştur. Rusya, Baltık Denizi’ne Kaliningrad ve St. Petersburg limanları aracılığıyla bağlanır. Kaliningrad, NATO ve AB ülkeleri tarafından çevrilmiş stratejik bir üs olarak konumlandırılmıştır. Baltık Denizi, Rusya’nın erişim rotalarından biri olduğu için büyük stratejik öneme sahiptir. Ayrıca, NATO ile güç dengesinde kilit bir noktadır.

NATO açısından Baltık Denizi, doğu kanadı için kritik bir savunma hattıdır. Estonya, Letonya ve Litvanya, Rusya’nın bölgedeki askeri hareketliliğine karşı kritik bir rol üstlenir ve bu ülkeler, NATO’nun bu bölgede uyguladığı caydırıcılık politikasının merkezinde yer alır. Ayrıca, Kaliningrad’da konuşlanmış Rus askeri varlığı, NATO’nun bölgede etkinliğini sınırlamaktadır.

Baltık Denizi, ayrıca önemli enerji geçişlerine ev sahipliği yapmaktadır. Enerji taşıma altyapısı açısından stratejik bir bölgedir. Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatları, Rus gazını Baltık üzerinden Almanya’ya taşır. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, enerji güvenliğinin Baltık Denizi’nde tehlikeli boyutlara ulaştığı görülmektedir. Avrupa, Rus gazından uzaklaşmak adına alternatif enerji kaynakları arayışını hızlandırmıştır.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından, Baltık Denizi’ndeki kritik altyapı hatlarına yönelik saldırılar artmıştır. Finlandiya’ya ait Cinia Oy’un işletmeciliğini yaptığı ve Finlandiya ile Almanya’yı birbirine bağlayan yaklaşık 1200 kilometre uzunluğundaki “C-Lion1” veri kablosunun kesilmesi, Litvanya ile İsveç arasındaki denizaltı kablosunun zarar görmesi ve Finlandiya ile Estonya arasındaki denizaltı elektrik kablolarının hasar alması, bölgedeki kritik altyapının korunması adına NATO’nun önlemler almasını zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda, bölge ülkeleri şüpheli gemileri durdurmaya başlamıştır.

Baltık ülkeleri, bu sabotajlar karşısında Rusya’nın ambargo altındaki petrol ürünlerini taşımak için kullandığı “gölge filo” gemilerini Baltık Denizi Müttefikleri Zirvesi’nde alınan karar doğrultusunda durdurma ve el koyma yönünde çalışmalar başlatacaklarını açıklamıştır.

Denizin altı, en az üstü kadar korunması gereken stratejik bir alan olduğundan, alınan bu kararlar, özellikle devletler için hayati öneme sahip kritik altyapıların korunması adına büyük bir adım olmuştur. Almanya ve Norveç Savunma Bakanları, denizaltı altyapısını izlemek ve korumak için 5 bölgesel merkez oluşturulmasını önermiştir.

NATO ise, sabotajların artması ve kritik altyapının zarar görmesinin ardından Baltık Denizi’nde deniz ve hava unsurlarının dahil olduğu operasyonlar gerçekleştirme kararı almıştır. Bu kapsamda, “Baltık Nöbeti” adı verilen operasyonda, Rus gölge filoları takip edilecek ve şüpheli davranışlar durdurulacak veya el konulacaktır. Firkateynler, deniz devriye uçakları ve deniz dronları bu operasyonda kritik öneme sahiptir. Denizin altından geçen ve sabotaja uğrayan kabloların önemi, dünya internet trafiğinin yüzde 95’ini ve günlük 10 trilyon dolarlık finansal işlemi taşıyor olmasından kaynaklanmaktadır.

Almanya, Baltık Nöbeti misyonuna katılacağını açıklamış ve ayrıca Rusya’ya karşı yeni yaptırımların yakında uygulanacağı sinyalini vermiştir.

Sonuç olarak, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla artan sabotajlar, Baltık Denizi’ndeki kritik altyapı güvenliğini büyük bir tehlikeye atmaktadır. Elektrik ve iletişim kabloları ile doğalgaz boru hatları hedef haline gelerek bölge ülkelerinin zarar görmesine ve güvenlik sorunları yaşanmasına yol açmaktadır. Bu noktada, deniz altı altyapısına zarar verenlere karşı daha sıkı yaptırımlar ve hesap verebilirlik sağlanması gerektiği aşikardır.

Bu kablolar, devletler arasında iletişim sağlamanın ötesinde ticari faaliyetler, savunma mekanizmaları ve ulusal güvenliğin idamesinde hayati bir rol oynamaktadır. Bu sebeple, bu kablolar sadece sivil iletişim ve veriler bakımından değil, askeri iletişim trafiği ve veri akışlarının güvenliği açısından da büyük öneme sahiptir. NATO’nun caydırıcılık gücü, askeri operasyonlar yaparak deniz altı güvenliğini sağlama noktasında daha kritik kararlara başvurabilir. Bu eylemleri gerçekleştiren iki ülke olarak Çin ve Rusya öne çıkmaktadır; çünkü bu ülkeler, hibrit savaş taktik ve stratejilerine büyük önem vermekte ve bu alanda ciddi yatırımlar yapmaktadır. Bu bağlamda, Mayıs 2024’te toplanan NATO üyeleri, NATO Deniz Komutanlığı bünyesinde “NATO Kritik Denizaltı Altyapısının Güvenliği için Denizcilik Merkezi” kurulmasını, güvenliğin geleceği adına önemli bir adım olarak değerlendirmektedir.

Fotoğraf: NATO

Yazar mustafametinkaslilar

Diğer Yazımız

0x1c8c5b6a

0x1c8c5b6a