University of Silesia, Doktorant
Polonya Dışişleri Bakan Yardımcısı Władysław Bartoszewski’nin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun Polonya’ya gelmesi durumunda Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) kararları gereğince tutuklanacağını ifade etmesi, uluslararası hukuk, diplomasi ve siyasetin kesif bir karışımı olarak dikkat çekiyor. Bu açıklama, 27 Ocak’ta Auschwitz’in kurtuluşunun 80. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde yapılırken, Polonya’nın UCM’ye olan bağlılığının ve hukukun üstünlüğünün altını çizen bir mesaj olarak değerlendirilmelidir.
Polonya’nın UCM’ye Bağlılığı ve Tutuklama Kararı
Bartoszewski’nin ifadeleri, Polonya’nın UCM kararlarına olan bağlılığını gözler önüne seriyor. UCM, Kasım ayında Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant aleyhine çeşitli suçlamalar yönelterek tutuklama kararı çıkarmıştı. Roma Statüsü’nü imzalayan tüm devletler, UCM kararlarına uymakla yükümlüdür. Polonya’nın bu karara sadık kalması, hukukun uluslararası alanda uygulanabilirliğini destekleyen bir duruş sergilemektedir.
Auschwitz’in kurtuluşu, Polonya ve dünyanın çeşitli yerlerinden ülkelerin bir araya geldiği sembolik bir etkinliktir. Ancak Netanyahu’nun katılımının bu etkinliğin odak noktasını değiştirebileceği ve diplomatik krizlere yol açabileceği açıkça görülmektedir.
Diplomatik ve Siyasi Etkiler
Netanyahu’nun tutuklanma ihtimali, UCM’nin kararlarının Avrupa ülkelerinde nasıl uygulandığına dair geniş bir tartışmayı tetikledi. Özellikle Polonya’nın bu kararı uygulama konusundaki kararlılığı, hukukun üstünlüğünü öne çıkarmakla birlikte, çeşitli ülkelerle olan diplomatik ilişkilerinde hassas bir dengede hareket etmesi gerekliliğini de beraberinde getiriyor.
Polonya’nın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında çıkarılan tutuklama kararını uygulama arzusuyla UCM kararlarına sadıklığını pekıştirdiği açıktır. Netanyahu konusunda taviz verilmemesi, bu bağlılığın tutarlılığını göstermekle birlikte, Orta Doğu ve Batı arasındaki güç dengelerine dair hassas dengelere de dikkat çekmektedir.
Avrupa Birliği İçerisindeki Farklı Tutumlar
Polonya’nın Netanyahu’yu tutuklama kararı alabileceğine dair bu çıkışı, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasındaki çatışmalı tutumları da gün yüzüne çıkarmaktadır. Bazı ülkeler, UCM kararlarına tamamen uyma yanlısı olurken; Fransa gibi bazıları diplomatik dokunulmazlık gerekçesiyle Netanyahu’yu koruyabileceklerini belirtmiştir. Macaristan ise Netanyahu’yu ağırlama ve herhangi bir tutuklama karanı uygulamama eğilimini açık bir şekilde dile getirmiştir.
Bu çeşitli yaklaşımlar, AB içinde hukuk devleti prensiplerinin uygulanmasındaki farklılıkları ve diplomatik hesaplamaların etkisini gözler önüne sermektedir. Polonya’nın, Orban gibi liderlerin aksine, UCM kararları konusunda katı bir tutum sergilemesi dikkat çekicidir.
Sonuç
Polonya’nın Netanyahu hakkındaki UCM tutuklama kararını uygulama konusundaki kararlılığı, hem uluslararası hukukun saygınlığını artırmakta hem de Auschwitz’in kurtuluşu gibi sembolik bir etkinlikte hukukun üstünlüğü mesajını güçlendirmektedir. Ancak bu tutum, Polonya’nın uluslararası diplomatik ilişkilerinde yeni krizlere yol açabilir. Netanyahu’nun etkinliğe katılıp katılmayacağı belirsizliğini korurken, Polonya’nın bu kararlı duruşu, uluslararası toplumun gelecekteki benzer durumları ele alma şeklini şekillendirebilir.
Kaynak: Times of Israel