PAPA FRANCİSCUS’UN ÖLÜMÜNÜN ULUSLARARASI İLİŞKİLER VE MÜSLÜMAN ÜLKELERLE DİYALOG ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİ

İrem İtegin

Roma Sapienza Üniversitesi- Avrupa Çalışmaları

Papa Franciscus, 2013 yılında Katolik Kilisesi’nin başına geçtiğinde, kimse onun bu kadar derin ve kapsayıcı bir etki yaratacağını öngörmemişti. O, sadece bir din adamı değil, aynı zamanda dünyanın farklı inançlarına, kimliklerine ve acılarına kulak veren evrensel bir vicdan haline geldi. Göçmenler, yoksullar, savaş mağdurları ve dışlanan topluluklar onun gündemindeydi. Ancak en dikkat çeken adımlarından biri, Müslüman dünyayla kurduğu sıcak ve doğrudan ilişkilerdi.

Franciscus, dinler arası diyaloğu kağıt üzerinde bir hedef olmaktan çıkarıp sahaya taşıdı. 2019’da Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nin büyük imamı Ahmed el-Tayyib ile birlikte Abu Dabi’de imzaladığı İnsan Kardeşliği Belgesi, sadece iki liderin değil, iki dinin milyonlarca mensubunun ortak bir barış çağrısıydı (Human Fraternity Document, 2019). Bu, Katolik Kilisesi ile İslam dünyası arasında bugüne dek kurulmuş en yapıcı köprülerden biri olarak kayda geçti (Roth, 2021).

Ayrıca Papa, göçmen krizinde hiçbir dini veya etnik ayrım yapmaksızın, Avrupa’nın kapılarını açması gerektiğini savundu. Özellikle Müslüman mülteciler için sarf ettiği sözler ve sembolik olarak onları Vatikan’a davet etmesi, dünyaya güçlü bir mesaj verdi: “İnsan önce gelir” (Faggioli, 2020). Avrupa’da yükselen İslamofobiye karşı sesini defalarca yükseltti ve İslam’a karşı önyargının, hem ahlaki hem de siyasi olarak tehlikeli olduğunu vurguladı.

Filistin konusunda da cesur davrandı. Kudüs’ün çok dinli yapısına saygı gösterilmesi gerektiğini dile getirdi, Filistin halkının kendi devletine sahip olma hakkını savundu (Reuters, 2017). Bu açıklamalar, Ortadoğu’da pek çok Müslümanın gözünde onu “dost” kategorisine yerleştirdi.

Papa Franciscus’un ölümüyle birlikte ne değişebilir?

Papa Franciscus’un ölümü, sadece Katolik dünyasında değil, küresel siyaset sahnesinde de ciddi bir boşluk yaratacaktır. Çünkü Franciscus, geleneksel papalığın ötesine geçerek ahlaki, insani ve siyasi meselelerde aktif bir pozisyon alan; barış, adalet ve eşitlik temelli bir vizyonu savunan bir liderdi. Onun ölümünün ardından bu vizyonun devam edip etmeyeceği, sadece Vatikan’ın iç dinamiklerine değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin yönüne de etki edecektir.

Franciscus’tan sonra göreve gelecek Papa’nın yaklaşımı belirleyici olacaktır. Eğer daha muhafazakâr ve Batı merkezli bir figür seçilirse, Katolik Kilisesi’nin dinler arası ilişkilerde ve özellikle İslam dünyasıyla kurulan diplomatik diyaloglarda geri adım atması muhtemeldir. Franciscus’un “kiliseyi dışa açma” politikası yerini içe kapanmaya bırakabilir (Faggioli, 2020). Bu durum, sadece Müslüman ülkelerle değil, gelişmekte olan ülkelerle olan ilişkilerde de soğumaya neden olabilir.

Özellikle Human Fraternity gibi evrensel belgelerin ruhunu taşıyacak bir liderin seçilmemesi halinde, Vatikan’ın “küresel vicdan” olarak inşa ettiği konumu zayıflayabilir. Bu zayıflama, Müslüman toplumlarla kurulan güvene dayalı iletişimin kırılmasına neden olur. Özellikle Kudüs’ün çok dinli yapısının korunması, Filistin’in bağımsızlığı, göçmen hakları ve dini hoşgörü gibi alanlarda Vatikan’ın söyleminin değişmesi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Müslüman halklar nezdinde hayal kırıklığı yaratabilir (Czerny & Snyder, 2022).

Ayrıca Franciscus’un küresel göç politikaları üzerindeki etkisi de küçümsenemez. Avrupa’da göç karşıtı dalganın yükseldiği bir dönemde, o mültecileri “yüzen istatistikler” olarak değil, “acı çeken insanlar” olarak tanımlamıştı. Onun çizgisine bağlı kalınmaması durumunda, Katolik Kilisesi’nin ahlaki liderlik pozisyonu ciddi biçimde sorgulanabilir (Rubio, 2019).

Diplomatik düzeyde ise Vatikan’ın Birleşmiş Milletler, Arap Birliği ya da İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarda barış savunucusu bir aktör olarak oynadığı rolün zayıflaması, Batı ile İslam dünyası arasında diyalog kanallarının daha da daralmasına yol açabilir (Roth, 2021).

Sonuç olarak Papa Franciscus’un ölümünün ardından Katolik dünyasında sadece bir lider değişmeyecek; aynı zamanda çok taraflı diplomasi, dini hoşgörü ve küresel adalet söylemleri de sınanacaktır. Yeni Papa’nın tercihleri, bu dengeleri ya güçlendirecek ya da kırılgan hale getirecektir.

Kaynakça

·  Czerny, M., & Snyder, C. (2022). Siblings All, Sign of the Times: The Social Teaching of Pope Francis. Orbis Books.

·  Faggioli, M. (2020). The Liminal Papacy of Pope Francis: Moving toward Global Catholicity. Orbis Books.

·  Human Fraternity Document. (2019). Abu Dhabi.

·  Reuters. (2017). “Pope Francis reaffirms support for two-state solution in Middle East.”

·  Roth, M. (2021). “Francis and the Muslims: How the Pope Is Rewriting Catholic-Muslim Relations.” Foreign Affairs.

·  Rubio, J. H. (2019). Pope Francis and the Theology of the People: Communicating Faith in the Public Sphere. Palgrave Macmillan.

Yazar İrem İtegin

Diğer Yazımız

POLSAM BİLİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. AYHAN ALTINTAŞ’A BÜYÜK ÖDÜL

3 Mayıs 2025 tarihinde Mersin Radisson Otel’de düzenlenen Ulusal Sağlık ve Başarı Ödülleri töreninde, sağlık …