PRIMUM NON NOCERE – ÖNCE ZARAR VERME

Prof. Dr. Ayhan ALTINTAŞ

Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı, Eczacılık Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı

Tıbbın ve sağlığın babası olarak bilinen Hipokrat’a mal edilmiş olan “Primum non nocere”, yani “Önce zarar verme” sözü, yüzlerce yıl öncesinden günümüze kadar gelen evrensel bir öğüttür. Bu değerli mesaj, sağlık hizmetleri alanında çalışan hekim, diş hekimi, eczacı, hemşire, diyetisyen ve daha birçok meslek grubuna rehber niteliği taşır. Hastalarının veya danışanlarının iyileşmesi için uygulanan her yöntemin, kullanılan her ürünün ya da tedavinin öncelikle zarar vermemesi gerektiği esastır. Eğer bir müdahale zarar veriyorsa, ondan derhal vazgeçilmeli ve doğru olan çözüm uygulanmalıdır.

Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam, büyük bir özenle tasarlanmış olan bedenimizin korunması için vazgeçilmez unsurlardır. Doğru ve sağlıklı ürünler tercih edildiğinde, vücudumuzun ihtiyacı olan yağ, protein, karbonhidrat, vitamin, mineral ve su gereksinimi karşılanabilir. Bu sayede daha sağlıklı, hastalıklardan uzak, konforlu ve uzun bir yaşam sürebiliriz. Ancak günümüzde artan stres, yoğun yaşam temposu, hava kirliliği, sigara, alkol, elektromanyetik alan maruziyeti gibi faktörler ve tüketilen gıdaların kalite sorunları, bu gereksinimleri tam anlamıyla karşılamamıza engel olmaktadır. Bu olumsuzluklar bireylerin ve toplulukların sağlığını bozarak, tarihsel olarak daha sağlıklı olan nesillerle karşılaştırıldığında bugün sağlıksız nesillerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Kalp-damar hastalıkları, diyabet, obezite ve kanser gibi ciddi hastalıkların gün geçtikçe artmasının en büyük sebeplerinden biri, yetersiz ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarıdır. Bu nedenle, insan sağlığını koruyacak ve geliştirecek adımların atılması bir zorunluluktur. Peki, ne yapmalıyız? Önce zarar vermemek! Primum non nocere, sadece bir sözden ibaret değildir; bu, sağlığı koruma ve tedavi amacıyla üretilen tüm ürün ve hizmetlerin temel ilkesi olmalıdır.

Bu kapsamda, özellikle yerli ve milli doğal bitkisel ürünlerin üretilmesi ve yaygınlaştırılması büyük bir öneme sahiptir. Anadolu’nun eşsiz biyolojik zenginlikleri, bu hedefin başarılması için çok önemli bir kaynaktır. Anadolu topraklarında bulunan 14.000’in üzerinde farklı bitki türü, insanlığın hizmetine sunulmayı beklemektedir. Bu bitkiler hem günlük beslenme ihtiyacımızı desteklemek hem de sağlığımızı korumak için büyük bir potansiyele sahiptir. Doğanın bize sunduğu bu değerli kaynaklar, yaşam enerjisi ve morali yüksek, zinde ve fit bireyler yetiştirmenin anahtarı olabilir.

Bir milletin geleceği, sağlıklı bireylerden oluşan ailelerle şekillenir. Sağlıklı bireyler yetiştirmek için, günlük hayatımızda eksik kalan beslenme ihtiyacımızı desteklemek üzere doğal ve kaliteli ürünler geliştirilmelidir. Anadolu’nun çeşitliliğinden yararlanarak, içeriğinde insan sağlığı için çok sayıda faydalı bilesen bulunduran bitkilerden üretilen doğal ürünlerin, halkımıza ulaştırılması sağlanmalıdır. Bu yolla bireylerin sağlığı korunarak toplum genelinde daha dayanıklı bir yapı oluşturulabilir.

Özellikle bitkisel takviyeler, tıbbi çaylar ve sağlık destek ürünleri bu amaca hizmet edebilir. Ancak bu ürünlerin bilinçsiz kullanımı, fayda yerine zarar getirebilir. Bu nedenle, insanlarımıza bu ürünleri doğru bir şekilde tanıtmak ve sadece güvenilir kaynaklardan temin etmelerini sağlamak gereklidir. Şunu unutmayın:

Sağlık, internette ya da bakkalda satılmaz!

Bitkisel ürünler ve takviye edici gıdalar, sağlığımız üzerinde olumlu etkiler yaratabilecek potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyel, yalnızca ürünlerin doğru şekilde üretilmesi ve güvenilir kaynaklardan temin edilmesi durumunda gerçeğe dönüşebilir. Günümüzde birçok bitkisel ürün ve tıbbi çay, denetimsiz satış kanalları aracılığıyla pazarlanmaktadır. İnternet siteleri, merdiven altı üretim yerleri ve hatta bazı market raflarında bulunan ürünler, ne yazık ki tüketiciler için ciddi riskler oluşturabilir. Bu tür ürünler, içerik açısından yeterli kaliteye sahip olmayabilir, hatta sağlığa zararlı maddeler içerebilir.

Bitkisel ürünleri mutlaka eczanelerden temin ediniz ve kullanmadan önce eczacınıza danışınız.

Bir diğer önemli nokta ise bitkisel ürünlerin bilinçli kullanımıdır. Her bitki, her birey için uygun olmayabilir. Örneğin, bazı bitkiler alerjik reaksiyonlara sebep olabilir veya ilaçlarla etkileşime girerek zararlı sonuçlar doğurabilir. Özellikle kronik hastalığı olan bireylerin, düzenli ilaç kullananların veya hamilelerin bitkisel ürünleri kullanmadan önce mutlaka uzman görüşü alması gereklidir.

Tıbbi çaylar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirme ve stresle başa çıkma konusunda etkili bir çözüm sunar. Ancak, bu çayların hazırlanma ve tüketim şekli de önemlidir. Yanlış demleme teknikleri ya da aşırı tüketim, çayın etkisini azaltabileceği gibi yan etkiler de yaratabilir. Bu nedenle, tıbbi çaylar hazırlanırken kullanım talimatlarına harfiyen uyulmalı ve önerilen miktarın dışına çıkılmamalıdır.

Sonraki yazılarımda sizlere hangi bitkisel ürünlerin ve takviye edici gıdaların eksik beslenmenizi destekleyebileceğini, hangi tıbbi çayların sağlığınıza fayda sağlayabileceğini ve bu ürünleri kullanırken dikkat edilmesi gerekenleri detaylı olarak anlatacağım. Amacım, doğal ve sağlıklı bir yaşamı hep birlikte inşa edebilmek!

Yanlış bilgi de yanlış bitki de öldürür!…

Doğru bilgi, doğru ürün ve doğru kullanım ile daha sağlıklı bir yaşam mümkün. Hayatınıza değer katacak bu adımları atarken her zaman profesyonel rehberlikten yararlanın ve sağlığınızı bilinçsizce riske atmayın.

Ben hoş buldum diyorum POLSAM ailesine geldiğim için…

Sizlerse sağlıkla kalın, esen kalın…

Yazar Ayhan Altıntaş

Diğer Yazımız

0x1c8c5b6a

0x1c8c5b6a