
Donald Trump’ın başkanlık görevine yeniden başlamasıyla birlikte, ABD’nin Balkanlar politikasında önemli değişimler yaşanmaktadır. Trump’ın önceki başkanlık dönemindeki yaklaşımı ve özellikle Biden dönemindeki politikalarla arasındaki farklar göz önüne alındığında, bölgedeki milliyetçi hareketlerin daha fazla cesaret kazanacağı ve Avrupa Birliği’nin zaten duraksayan genişlemesinin sürüncemede kalacağı görülmektedir. Biden yönetimi, Balkanlar’da Avrupa yanlısı entegrasyon süreçlerini desteklemiş, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü teşvik eden söylemlerde bulunmuştur. Ancak Trump’ın dönüşü, bölgedeki dengeleri sarsarak, ABD’nin önceki dengeleyici rolünden uzaklaşmasına yol açacak görünmektedir.
Trump yönetiminin bölgedeki politikaları, geleneksel diplomatik süreçlerden ziyade ikili anlaşmalar ve liderler arası ilişkiler üzerinden şekillenmektedir. Önceki dönemde olduğu gibi, Sırbistan-Kosova arasındaki ekonomik iş birliği projeleri yeniden gündeme gelmiştir. Ancak bu anlaşmaların uzun vadeli diplomatik çözümlerden çok, kısa vadeli kazanımlara odaklandığı görülmektedir. Richard Grenell gibi Trump’a yakın isimlerin yeniden aktif rol alması, özellikle Sırbistan’ın bölgedeki etkisini artırmasına olanak sağlamaktadır. Biden döneminde desteklenen Kosova’nın uluslararası tanınırlık çabaları Trump’ın yeni yönetimi altında öncelik olmaktan çıkmakta ve Sırbistan lehine bir denge oluşturmaktadır.
ABD’nin Balkanlar’daki varlığının yeniden tanımlanması sürecinde, NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü-North Atlantic Treaty Organization) ve AB (Avrupa Birliği) ile ilişkiler de değişmektedir. Trump’ın daha önce NATO’yu eleştirdiği ve Avrupa’daki güvenlik politikalarına mesafeli yaklaştığı göz önünde bulundurulursa, yeni dönemde ABD’nin Balkanlar’daki askeri angajmanının azalması söz konusu olabilir. Biden yönetiminin aksine, Trump yönetimi Avrupa’nın güvenlik yapılanmasına doğrudan müdahil olmayı değil, bölgesel güçlerin kendi sorumluluklarını üstlenmesini teşvik etmektedir. Bu durum, Rusya ve Çin gibi aktörlerin bölgede daha fazla nüfuz sahibi olmasına yol açabilir. Özellikle Sırbistan, Trump yönetimi altında Batı ile Doğu arasındaki dengesini daha fazla Rusya ve Çin lehine kaydırmaktadır. Biden döneminde sınırlanan Çin’in Balkanlar’daki ekonomik projeleri, Trump döneminde tekrar ivme kazanabilir.
Bosna-Hersek bağlamında, Republika Srpska (Sırp Cumhuriyeti) liderlerinin bağımsızlık yönündeki söylemlerini daha açık bir şekilde dile getirmesi olasıdır. Trump yönetimi, Bosna-Hersek’in iç istikrarını sağlamak için önceki demokratik yönetimlerin aksine daha pasif bir tutum sergilemektedir. Biden yönetimi, Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğüne ve demokratik yapısına güçlü bir destek verirken, Trump yönetimi bölgedeki siyasi gruplarla bireysel ilişkileri önceleyerek merkezi otoriteyi zayıflatma eğilimi gösterebilir. Bu da Dayton Anlaşması’nın geleceğini tartışmaya açabilir ve bölgedeki ayrılıkçı eğilimleri teşvik edebilir.
Öte yandan, Avrupa Birliği’nin genişleme süreci, Trump’ın dış politikası nedeniyle ciddi bir baskı altındadır. AB’nin Balkan ülkelerine yönelik reform taleplerinin Trump yönetimi tarafından desteklenmediği ve bölgedeki otoriter eğilimlerin göz ardı edildiği görülmektedir. Biden döneminde AB’nin genişleme sürecine verilen destek, Trump döneminde kesintiye uğrayarak, özellikle Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın üyelik süreçlerini daha da zorlaştırabilir. AB’nin Balkan ülkelerindeki reform taleplerinin ABD tarafından desteklenmemesi, bölgeyi uzun vadede daha fazla belirsizliğe sürükleyebilir.
Ayrıca, Trump yönetiminin dış politikada “Önce Amerika” anlayışı Balkanlar’daki birçok siyasi aktörün tutumunu etkilemektedir. Biden döneminde, ABD’nin bölgeyle ilişkileri kurumsal temellere dayanarak sürdürülürken, Trump’ın lider merkezli ve pragmatik politikaları, bireysel anlaşmalar ve ekonomik iş birliklerini önceleyen bir yapıya dönüşmüştür. Bu da Balkan ülkelerinde hukukun üstünlüğü ve demokratik reform süreçlerini sekteye uğratabilir.
Sonuç olarak, Trump’ın yeniden başkan olmasıyla birlikte, ABD’nin Balkanlar’daki politikasının daha çok bireysel liderlerle yapılan anlaşmalara dayalı, ekonomik kazanımları önceleyen ve demokratik reformları göz ardı eden bir çizgide ilerlediği gözlemlenmektedir. Biden döneminde Balkanlar’a yönelik destekleyici ve bütünleşmeyi teşvik eden politikalar, Trump yönetimiyle birlikte yerini daha bölgesel çıkarlar odaklı, Avrupa Birliği ile iş birliğini zayıflatan ve bölgedeki siyasi tansiyonu artıran bir yaklaşıma bırakmıştır. Bu yeni dönemde, ABD’nin Balkanlar’daki etkisi azalırken, bölge ülkelerinin kendi iç dengeleri ve dış aktörlerle ilişkileri daha karmaşık hale gelecektir.
Kaynakça
Caflero, G. (2025). What Does Trump’s Return Mean for the Balkans? Foreignpolicy.Com. https://foreignpolicy.com/2025/01/21/trump-bosnia-serbia-kosovo-albania-vucic-dodik-grenell/
Hardy, E. (2025). Trump’s return could dash EU’s enlargement ambitions in the Balkans. Theparliamentmagazine.Eu. https://www.theparliamentmagazine.eu/news/article/trumps-return-could-dash-eus-enlargement-ambitions-in-the-balkans
Week in Review: In the Shadow of Trump. (2025). Balkan Insight. https://balkaninsight.com/2025/01/24/week-in-review-in-the-shadow-of-trump/
Fotoğraf: Anadolu Ajansı