Üçlü Beyin Teorisi

Büşra Çınar

POLSAM YK Üyesi-Psikolog

Üçlü Beyin Teorisi (Triune Brain Theory), nörobilimci Paul MacLean tarafından 1960’larda geliştirilmiş bir teoridir. Omurgalılarda beyin evrimi sürecinde, beynin üç katmanlı olarak geliştiğini ifade eden bir modeldir. Teoriye göre insan beyni evrim sürecinde üç katmanlı olarak gelişmiştir. Beyin üç ana bölümden oluşur ve her bir bölüm farklı zamanlarda, türün devamlılığına yönelik ihtiyaçlar doğrultusunda evrimleşmiştir.

Sürüngen Beyin (Lizard Brain)

Bu yapı beynin en eski bölümüdür. Yaklaşık olarak 500 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır. Sürüngenlerde beynin bu bölümü baskın olduğundan bu isim verilmiştir. Beyin sapı ve beyincik bu bölümün temel elemanlarıdır.

Kalp atışı, solunum, kan basıncı, vücut sıcaklığı gibi işlevleri düzenler. Vücudumuzun yaşamsal fonksiyonları bu bölge tarafından kontrol edilir. Ayrıca olası bir tehlike durumunda refleksif tepkilerimizi düzenleyen kısım da yine sürüngen beyindir. Bu bölüm alışkanlıklarımızın oluşmasında ve sürdürülmesinde de büyük rol oynar. Bireyin hayatta kalmasına yardımcı olan tekrarlayan davranışlar bu bölgede yönetilir.

Sürüngen beyni, bireyin hayatta kalmasını sağlamak için gerekli olan içgüdüsel davranışları yürütür. Bu davranışlar tamamen bilinç dışında çalışır ve tüm türlerde hayatta kalma içgüdüsü olarak ortaya çıkar.

Memeli Beyni (Limbic System)

Bu yapı yaklaşık 200 milyon yıl önce evrimleşmiştir. Memelilerde baskın hale geldiğinden bu ismi almaktadır. Bu yapı duygular ve sosyal ilişkilerle bağlantılıdır. Amigdala, Talamus, Hipotalamus ve Hipokampüs bu bölümün temel elemanlarıdır.

Hafıza ve öğrenme becerileri imbik sistem tarafından kontrol edilir. Hipokampüs , özellikle yeni öğrenilen bilgilerin uzun süreli hafızaya aktarılmasında önemli rol oynar.  Amigdala sayesinde korku, öfke, mutluluk, üzüntü gibi temel duygular işlenir. Hipotalamus aracılığıyla hormonlar düzenlenir. Böylece açlık, susuzluk, uyku gibi vücudu sağlıklı tutan temel işlevler sağlıklı şekilde dengelenir. Duyuların işlenmesi için de Talamus görev yapar. Duyulardan gelen bilgi ilk olarak Talamus’a ulaşır. Burada işlenerek beynin gerekli duyu merkezine iletilir.

Limbik sistem, duygular ve hafıza ile ilgili işlevleri sayesinde bireyin çevresiyle sosyal bağ kurmasını sağlar, sosyal davranışları teşvik eder. Bu katman sayesinde birey çevresiyle sosyal bağ kurar, duyguları deneyimler ve çevresiyle uyumlu ilişkiler geliştirir.

İnsan Beyni (Neocortex)

Beynin en yeni ve en gelişmiş kısmıdır. Yaklaşık 2 milyon yıl önce evrimleşmiştir ve diğer tüm türlere kıyasla insanda en geniş yeri kaplar ve en gelişmiş kısımdır. Serebral korteks olarak da bilinir. Beynin dış katmanını oluşturan kıvrımlı yapıdır. Frontal, Parietal, Oksipital ve Temporal loblar temel bölümleridir.

Planlama, mantık yürütme, problem çözme, soyut düşünme, yaratıcı düşünme gibi ileri düzey zihinsel süreçler burada yönetilir. Dilin işlenmesi ve kullanılması Neokorteks sayesinde mümkündür. Bu yapı sayesinde sembolik düşünme ve dili anlama mümkün hale gelir.

Neokorteks tüm ileri düzey zihinsel süreçleri yöneten bölümdür. İnsanın karmaşık ve soyut düşünme yeteneğinin merkezidir. Bu merkez bilinçli karar verme sürecinde etkilidir.

Üçlü Beyin Teorisi’ne Güncel Bakış

Üçlü Beyin Teorisi, bu üç katmanın birbirine entegre olduğunu ancak farklı işlevlerde bağımsız çalıştığını öne sürer. Beynin her katmanında kendine özgü tepki ve davranışlar bulunur. Bu katmanlar birlikte çalışır. Ancak içgüdüsel, duygusal ve mantıksal süreçler arasında zaman zaman uyumsuzluklar olabilir. Bu durum bazı davranışların neden rasyonel kararlarla uyumsuz göründüğünü açıklar.

Teorinin günümüzdeki yerine baktığımızda, beynin işleyişi hakkında genel bir çerçeve sunduğunu ancak modern nörobilimde basit kaldığını söyleyebiliriz. Günümüz bilgisiyle değerlendirdiğimizde beynin katmanları arasında çok daha güçlü bağlar, daha fazla etkileşim olduğunu görüyoruz. Beynimizde her işlev belirli bir bölgeyle sınırlı değildir. Ancak bu teori beynin evrimsel gelişimini ve işlevsel karmaşıklığını anlamamızda hala öğretici bir model olarak kullanılabilmektedir.

Yazar Editör

Diğer Yazımız

PRIMUM NON NOCERE – ÖNCE ZARAR VERME

Prof. Dr. Ayhan ALTINTAŞ Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı, Eczacılık Tarihi ve …