Varlık Felsefesi Serisi–1: Düşünüyorum Öyleyse Varım

Büşra Erbil

Siyaset Bilimi Uzmanı

15. yüzyıl dolaylarında başlayan modern felsefe 17. yüzyıla gelindiğinde hızlı bir gelişim gösteren tarih sahnesinde yer etmeye devam edecektir. Descartes’a göre metafizik bilginin ilkelerini ortaya çıkarmak için önemli bir yoldur. Ruh ve bedene yönelik sıralanan özellikler düşünce ve yer edinme dâhilinde oluştuğunu savunur.

“Descartes metafiziğinde tözlerin özleri aracılığıyla ispatı felsefe içerisindeki konum ve etkinliklerinin ne olduğunu da açıklar. Tözlerin felsefe içerisindeki etkinliklerinin açıklaması bilimleri ile yapılır.” (Atış, 2015).

Modernliğin en önemli niteliği analitik olması, bilgiyi parçalara ayırmak ve anlamak için gereklidir. Ancak, varlığın organik doğasından dolayı, problemlerin çözümünde bütüncül bir bakış açısına yine de ihtiyaç duyulmaktadır. Descartes’a göre farklı düşünceler beni etkilemiş olsalar da düşünüyorum o yüzden varım diyerek keskin bir şekilde varlığı betimlemiştir (Gülcü, 2024).

Varoluşunun doğruluğunu açıklayış biçimi, Descartes’ın bu doğruyu yalnızca önermenin kendisine dayandırdığını açıkça göstermektedir: “bu önerme: varım, onu her dile getirdiğim ya da usumda düşündüğün an zorunlu olarak doğrudur. (Savran, 1977).

Şüphecilikle mücadele eden Descartes, bu süreçte radikal bir yöntem ile bilginin temellerini sağlamlaştırmaya niyet etmiştir. Bu metot ile elde edilen tüm bilgilerden şüphe etmeyi ve varlığından emin olunan her şeyi sorgulamayı öngörmüştür. Descartes, yaşadığı dönemde toplum tarafından kabul gören ve güvenilen bilgileri, hatta matematiği bile şüpheye tabi tutmuş ve bunların hatalı olabileceğini sav olarak öne sürmüştür.

“Ancak Descartes’ın şüpheciliği, şüphecilerin genellikle her şeyden kuşku duyma amacını taşıyan şüphecilikten farklıdır. Onun amacı, şüphe etmek suretiyle doğru ve kesin bilgiye ulaşmaktır. Şüphe ettiği her şeyi bir kenara bırakarak, temellendirilmiş ve sarsılmaz bir bilgiye dayanabileceği bir noktaya gelmek istemiştir.” (Aydoğdu, 2022).

Descartes, bu şüpheci yaklaşımla birlikte, bilginin temelini sağlamlaştırmayı ve bilimsel faaliyetlerin güvenilir bir zemin üzerinde oluşmasını hedeflemiştir. Sonuç olarak, Descartes’ın şüpheci yaklaşımı, mutlak ve sarsılmaz bir ilkeye olarak bilginin sağlam bir zemin üzerine kurulması esasına uygun olarak oluşmasına ön ayak olmuştur. Descartes’ın bu yaklaşımı felsefi ve bilimsel düşünce stratejilerinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir (Darıcı, 2014).

 Kaynakça

Alper Darıcı, Descartes’in Felsefesinde Bilgi ve Yöntem, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2014.

Bilge Burhanettin Gülcü, Descartes’ın Bilgi Felsefesi, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi,2024.

Gülnur Savran, Düşünüyorum Öyleyse Varım, Felsefe Arşivi, 1977.

Hüseyin Aydoğdu, Descartes ve Felsefesi, Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2022.

Naciye Atış, Descartes Felsefesinde Cogito ve Tanrı’nın Konumunun Bilgi ve İnanç Konusuna Etkisi, Beytulhikme An International Journal of Philosophy, 2015.

Yazar Büşra Erbil

Diğer Yazımız

PRIMUM NON NOCERE – ÖNCE ZARAR VERME

Prof. Dr. Ayhan ALTINTAŞ Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı, Eczacılık Tarihi ve …