Siyaset Bilimi Uzmanı
Habermas pozitivizmi de eleştirir ve bilginin araçsallaştırılmasına yol açtığını, olguları nesneleştirerek insan ve doğa üzerinde egemenlik kurduğunu iddia eder. Pozitivizmin bu yönü, bilimin ve aklın toplumsal amaçlardan sapmasına neden olur. Habermas’a göre, bu eleştiriler doğrultusunda sosyal bilimler için daha kapsamlı bir yöntem geliştirilmelidir.
Frankfurt Okulu’nun eleştirel teorisi ve hermeneutik geleneğinden yararlanan Habermas, sosyal bilimlerde daha bütüncül ve eleştirel bir yaklaşımı savunur. Bu yöntem, yalnızca ekonomik ya da bilimsel indirgemelere dayanmadan, toplumsal gerçekliği daha derinlemesine anlamaya yönelik bir çaba sunar.
Frankfurt Okulu temsilcileri, pozitivist paradigmanın bilgi ve bilimi özdeşleştirmesine, bilginin anlamını göz ardı eden araçsal yaklaşımlarına ve olgu-değer ayrımına dayanan düalist yapısına karşı çıkmışlardır. Habermas da bu eleştirileri benimseyerek, pozitivizmin bilimsel alanda tek geçerli açıklama tarzı olarak kabul edilmesini ve nedensellik ile determinizmin bilgi olarak sunulmasını ciddi bir problem olarak görür. Ona göre, bu yaklaşımın temelinde, modern bilginin karakteristiği olan özne-nesne ilişkisinin bilgiyi araçsallaştırması yatmaktadır.
Habermas, modern bilgi tasarımının pozitivist paradigmanın etkisi altında olduğunu ve bu durumun bilginin kesinliğini sağlamak için mantık ve matematik gibi araçlara başvurmasına neden olduğunu savunur. Ancak bu durum, bilginin tarihsel bağlamından kopmasına ve aklın anlamını sorgulayan felsefi geleneklerin bastırılmasına yol açar. Pozitivizmin bilimcilik anlayışı, bilginin kesinliğini ön planda tutarken, aynı zamanda bilginin anlamını derinlemesine inceleme fırsatını yok eder.
Habermas, bu çerçevede, pozitivist paradigmanın bilimi bir yandan güçlendirirken diğer yandan çöküşüne zemin hazırladığını öne sürer. Pozitivist bilgi tasarımında özne, olguyu anlamaktan çok onu kontrol etme ve egemenlik kurma amacı güder. Bu da, nesnelcilik ve determinizmin, öznenin nesne üzerinde bir tür tek taraflı egemenlik kurmasına neden olur. Sonuç olarak, Habermas’a göre, pozitivist bilginin hem ontolojik yapısında hem de metodolojik içeriğinde araçsallaştırıcı unsurlar bulunur. Bu durum, aklın ve bilginin teknokratik bir hale gelmesine yol açar ve bilginin araçsallaştırılmasıyla sonuçlanır.
Habermas, araçsal aklın merkezde olduğu teknokratik bilincin toplumun her alanına yayılmasıyla birlikte, doğanın sömürülmesi ve insan özgürlüğünün kısıtlanması gibi sonuçların ortaya çıktığını savunur. Ona göre, bu teknokratik yaklaşım, insanların hem düşünce dünyalarını hem de yaşadıkları dünyayı değiştirme kapasitelerini sınırlar. Habermas, böyle bir ortamda insanların yaşamlarını dönüştürmesinin zor olduğunu kabul eder. Ancak bu zorluklara rağmen, insanları refleksivite kavramıyla, yani kendi yaşamları üzerine düşünmeye ve bu düşünme süreçleriyle hayatlarını dönüştürmeye davet eder.
Habermas, bilgi teorisi ve yöntem anlayışında, insanların toplumsal yaşamı dönüştürme potansiyelini vurgular. Ona göre, insanlar daha etkin roller üstlenerek toplumun yapısını değiştirebilirler. Bu bağlamda, insanlar-arası etkileşimin daha derinlemesine analiz edilmesi gerektiğini savunur, çünkü bu etkileşimler toplumsal dönüşümün anahtarıdır. Habermas’ın yaklaşımı, sadece bilgi üretimi değil, aynı zamanda bu bilginin insan yaşamını dönüştürmedeki rolünü de ön plana çıkarır.
Kaynakça
Naci İspir, Habermas’ın Sosyal Bilimler Eleştirisi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2015 19 (2): 71-96.
Hasan Şen, Jürgen Habermas’ın Yöntem Anlayışı, Sosyoloji Dergisi, Yıl: 2011 Sayı :25: ss. 39-52.
Ömer Yıldırım, J. Habermas, Felsefe, https://www.felsefe.gen.tr/jurgen-habermas/, Erişim Tarihi: 16.09.2024.
J. Edward Bowle, R. J. Arneson, Habermas inpolitical philosophy inWestern political philosophy from the start of the 20th century, Britannica, https://www.britannica.com/topic/political-philosophy/Habermas, Erişim Tarihi: 16.09.2024.