WASHİNGTON’UN YENİ HAMLESİ, MOSKOVA’NIN SOĞUKKANLILIĞI

Hasan BİRGÜL

Dış Politika Araştırmacısı

Ukrayna cephesinde kış yaklaşırken savaşın ritmi yeniden sertleşti. Pokrovsk ve Kupiansk hattında yoğunlaşan taktiksel çatışmalar, Rus ordusunun cephe baskısını artırdığını gösteriyor. Moskova, bu kış da Kiev’i soğukla vurmayı planlıyor: enerji şebekelerine yönelik sistematik insansız hava aracı saldırıları yeniden başladı. Ancak savaşın sıcak hattı yalnızca Donbas değil, Washington’un siyaset koridorları. ABD Başkanı Donald Trump, Kiev’e Tomahawk seyir füzeleri verme olasılığını gündeme getirerek tartışmayı bambaşka bir boyuta taşıdı. Peki bu füzeler savaşın seyrini gerçekten değiştirebilir mi?

Kiev yönetimi, uzun süredir Batı’dan “stratejik derinlik” kazandıracak silahlar talep ediyordu. Tomahawk, menzili 1.600 kilometreyi aşan, yüksek hassasiyetli bir seyir füzesi olarak Ukrayna’ya Rusya’nın kalbindeki askeri tesisleri vurma kapasitesi kazandırabilir. Bu nedenle Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Tomahawk’ları “savaşı sona erdirebilecek kuvvet çarpanı” olarak tanımlıyor. Kiev’in bakışına göre bu silahlar, Rusya’nın hava üslerini, mühimmat fabrikalarını ve enerji altyapısını tehdit edecek; dolayısıyla Moskova’yı masaya zorlayacak.

Ancak bu senaryo fazlasıyla iyimser zira Rusya artık 2022’deki Rusya değil. Savaşın üçüncü yılında, Moskova hibrit savaşı yalnızca taktiksel değil, stratejik boyutta da öğrenmiş durumda. İran’la geliştirilen devasa drone üretim altyapısı Rus ordusuna hava üstünlüğü olmasa bile yıpratma üstünlüğü kazandırdı. Aynı şekilde S-400 ve özellikle S-500 Prometey sistemleriyle Rusya, düşük radar kesitine sahip hedefleri dahi tespit edebilen entegre bir savunma ağı kurdu.

Kremlin’in tepkisi dikkat çekici ölçüde soğukkanlı. Putin ve Peskov’un açıklamaları, ABD’nin hamlesini tehditten çok beklenen bir tırmanma olarak gördüklerini ortaya koyuyor. Rusya’nın elinde yalnızca Tomahawk’ı vurabilecek savunma sistemleri yok; aynı zamanda karşılık verebileceği daha ileri teknolojiler de var.

Zirkon hipersonik füzeleri, bu bağlamda Rus caydırıcılığının yeni sembolü. Mach 9’a ulaşan hızıyla radar sistemlerine neredeyse görünmez kalan Zirkonlar, Tomahawk’ları ses altı hızına kıyasla tamamen farklı bir kategoride. Rusya, bu teknolojik farkı bir “üstünlük kartı” olarak görüyor.

Tomahawk’ların Ukrayna’ya verilmesi, Moskova için stratejik bir sürpriz değil, taktik bir “rahatsızlık”tır. Rus askeri planlaması, ABD veya NATO cephaneliğinden gelebilecek bu tür katkıları uzun süredir olası senaryolar içinde değerlendiriyor. Kısacası Kremlin’in refleksi korku değil, hazırlık üzerine kurulu.

Ukrayna sahasındaki tablo, modern savaşın artık “yüksek teknoloji” den çok “sürdürülebilir kapasiteye dayandığını gösteriyor. Rusya, İran’dan sağladığı Şahid dronlarıyla enerji altyapılarını hedef alan düşük maliyetli ama sürekli saldırı stratejisi yürütüyor. Buna karşılık Ukrayna’nın hava savunma stoğu giderek tükeniyor. Tomahawk füzeleri bu gerçeği değiştirmeye yetmez. Çünkü her Tomahawk, milyonlarca dolar değerinde ve her biri atıldığında yerine yenisini koymak Ukrayna’nın değil, yalnızca ABD’nin ekonomik gücüyle mümkün.

Washington’un bu füzeleri vermesi, askeri olduğu kadar politik bir jest olacaktır. Trump yönetimi açısından bu karar, “kararlılık göstergesi” kadar iç siyasette de güçlü bir mesaj anlamına gelir: Amerika’nın hâlâ küresel oyun kurucu olduğunu hatırlatmak. Ancak sahada belirleyici olan, yıpratma savaşıdır. Ve o cephede Rusya, zamanın kendi lehine işlediğini biliyor.

Trump’ın Ukrayna’ya Tomahawk verme olasılığı, savaşın psikolojik boyutunda büyük yankı uyandırabilir. Ancak bu füzelerin çatışmanın dengesini kökten değiştirmesi beklenmemeli. Rusya’nın çok katmanlı hava savunma sistemleri, radar ağları ve hipersonik cephaneliği düşünüldüğünde, Moskova’nın bu tehdidi asimetrik yöntemlerle nötralize etmesi yüksek ihtimal.

Asıl mesele, savaşın kim daha uzun dayanacak sorusuna dönmesidir. Tomahawk’lar Ukrayna’ya nefes aldırabilir; ama Rusya’nın hibrit savaş stratejisini boşa çıkaracak güçte değiller. Bugün Kremlin’in önceliği, enerji şebekelerini vurup Kiev’in iradesini kırmak; Washington’un önceliği ise Ukrayna’yı ayakta tutarken kendi mali yükünü dengelemek. Savaşın kazananı, füzelerin değil, stratejilerin ne kadar sürdürülebilir olduğuna karar verecek.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Yazar Hasan Birgül

Diğer Yazımız

ULUSLARASI SAĞLIK POLİTİKALARINDA STRATEJİK ÜSTÜNLÜK ETKENİ ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK NEDİR?

NİL GÜREL Bağımsız Akademisyen, Serbest Öğretim Görevlisi, Araştırmacı Yazar Rekabetin günden güne arttığı artık teknolojinin …